HAZAA : خضع
İtaat etmek, uymak, karar, bırakmak, boyun eğmek, kanunun, kuralın, gücün. Otoritenin tasarrufuna buyruğu altında olmak, hükmü altına almak, boyun eğdirmek, tabi kılmak, itaat ettirmek, söz dinleme, yumuşak başlılık
İtaat etmek, uymak, karar, bırakmak, boyun eğmek, kanunun, kuralın, gücün. Otoritenin tasarrufuna buyruğu altında olmak, hükmü altına almak, boyun eğdirmek, tabi kılmak, itaat ettirmek, söz dinleme, yumuşak başlılık
Bir şey yeşil ve taze olmak, yeşilleştirmek, çayır ve sebzeyi taze iken biçmek, meyveyi olgunlaşmadan yemek, gece karanlık olmak, sema, beri öte çalkalanıp duran su, fasih.
Kısıtlamak, bir şeyi kimseye vermeyip men etmek, hayvanlar için ağıl yapmak bir şeyi kendisi için edinmek, gücü yetmeyecek durumla karşı karşıya kalmak, yasak, bir şeyin havzada toplanması.
Nasipli bahtlı olmak, nasip, pay, baht, saadet, şans, bereket versin ki, iyi ki.
Birine yardım etmeyip hor ve zelil terk etmek,yüz üstü bırakmak, yalnız bırakmak, harbi terk etmeye teşvik etmek, cenkten yahut askerden kaçıp geri dönmek, başaramamak, aksilik çıkarmak, ters gitmek, problem çıkmak, terk edip, yardımsız bırakmak, takati kesilmek, halsiz düşmek, güç bir zamanda terk edilmek, yardımsız kalmak, yenilmek, mağlup düşmek
Malı bir kasa vs.de saklamak, biriktirmek, sırrı ketmetmek saklamak, dilini korumak, et bozulup kokmak, fakirlikten sonra zengin olmak, bir şeyi saklamak, muhafaza etmek, yolun yakın olanına gitmek, hazine,zenginlik, kasa, insanın gönlü, kalbi, mahzen.
Korkmak, sakınmak, uyanık olmak, dikkatli olmak, tehlikeyi haber vermek, çok sakınan, çok kaçınan, ihtiyat, felaket, harp, cenk.
Belaya uğramak, rezil olmak, rezil etmek, utandırmak, utanmak, zillete düşürmek, zül, utanma nedeni, ayıp, yüz karası, şeytan, utangaç kişi.
Toz yükselmek, savrulmak, havada gezinen toprak zerrecikleri, toz, duman kalkmak, kaçmak, boşa gitmek, heba olmak, planı bozmak, parçalamak, dört bir yana saçmak, çabuk ve hafif insan, aklı az adam.
Bir beldeye girmek, inmek, konmak, dağdan indirmek, yukarıdan aşağı inmek, kıymeti azalmak, eksilmek, noksan olmak, çarşıya gelmek, hava alanı.