BERAE: برء
Yaratmak, hasta iyileşmek, şifa bulmak, iyi niyetli olmak, borç ayıp vs.den kurtulmak, beri ,olmak, uzaklaşmak, ikaz, ihtar, korkutma, ültimatom, keşif, icat ruhsatı, masum, suçsuz.
Yaratmak, hasta iyileşmek, şifa bulmak, iyi niyetli olmak, borç ayıp vs.den kurtulmak, beri ,olmak, uzaklaşmak, ikaz, ihtar, korkutma, ültimatom, keşif, icat ruhsatı, masum, suçsuz.
Bir şeyi açıkça hiçbir şeyi gizlemeden yapmak, vazgeçmemek, öfkelenmek, ayrılmak, terk etmek, iş açığa çıkmak, gizliliği zail olmak, yormak, eza etmek, şiddet, yorgunluk, meşakkat.
İspat etmek. Kanıtlamak, izah etmek, hüccet getirmek, delil için ileri sürülen açıklamadır.,Delil getirmek,ispat,izah etmek, kesin delil, burhan, kanıt.
Şimşek çakmak, parlamak, parıldamak, korkutmak, inzar etmek, korkudan dehşetten göz görmemek, gözler kararmak, kadın süslenmek, telgraf çekmek.
Sabit olmak, devam etmek, sebat etmek, bereket, yüksek olmak, şanı yüce olmak, ilahi hayır ve fazlalık, sebat, istikrar, suyun toplandığı yer.
Gizlendikten sonra ortaya çıkmak, ibraz etmek, ortaya koymak açığa çıkmak, mübarezeye(düello) çıkmak, aklı tam ve görüşü sağlam olmak, afif ve temiz olmak, abdest bozmak için dışarı çıkmak.
İki arasındaki engel, sınır şey, iki karayı birleştiren. Ölümle diriliş arası, dünya ile ahiret arası geçiş zamanı, kıstak, berzah, aralık, fasıla.
Doğru olmak, makbul olmak, revaç bulmak, vazifesini yapan, diğerlerinden ayrı durmak, ayrı dikilmek, yemine sadık olmak, rabbine itaat etmek, ana babasına itaat edip ihsan etmek, insanlar çok olmak, toplanıp birikmek, iyiliğe nispet etmek, iş, lütuf, sahra , çöl, sıdk .şefkat, karada yolculuk,anakara, sahra, çöl, kır,
Gülmek, tebessüm etmek, gülücük, güler yüzlü, ağız, sigara , ağızlık, ön dişler, tomurcuk açmak, şimşek buluttan parlamak
Yaymak, neşretmek, elini uzatmak, şerh etmek, izah etmek, döşemek, gezinti yapmak, uzak mesafe, ziyade, fazlalık, genişlik, rızkı çoğaltmak, açmak genişletmek, ihtişamı terk etmek, cömert..