SELÂ : سلا
Bir acıyı unutup iç rahatlığına kavuşmak, avunmak, gam gidip teselli olmak, bıldırcın kuşu, şifalı su, bal, birini teselli etmek, rahatlama, eğlenme, oyalanma, meşgul olma, vakit geçirme, unutmak, zihninden silmek, artık , düşünmemek.
Bir acıyı unutup iç rahatlığına kavuşmak, avunmak, gam gidip teselli olmak, bıldırcın kuşu, şifalı su, bal, birini teselli etmek, rahatlama, eğlenme, oyalanma, meşgul olma, vakit geçirme, unutmak, zihninden silmek, artık , düşünmemek.
Hakimiyet ve kudret vermek, , yetki, musallat etmek, birini bir şeye tahrik etmek, teşvik etmek, hükmü altına almak, yönetmek, padişah, sultan, hüccet, vali, burhan, delil
Başkasından zorla bir şeyi söküp almak, gasp edilen, kabuğunu soymak, kılıcını sıyırmak, hükmü altına almak, eksik düşünmek, bir şeyi birinden kapıp almak, kapkaççı, yankesici, hırsız soymak, yas tutmak, matem, sakatat, ip, kablo, olumsuz. Başarısız
Öncü, geçmiş, bir şey gelip geçmek, ödünç vermek, bir hususta beraberleşmek, her şeyin halisi, ileri geçen cemaat, geçmiş zamanda.
Bir yere yola vs. ye girmek, bir şeyi bir şeye sokmak, yola düzülmek, idhal etmek, sokulmak, sürüklenmek, inci boncuk dizilen ip, heyet, doğru iş, gidişat, ahlak, davranış, yol.
Bir şeyi diğer şeyden kolaylıkla çıkarıp sıyırmak, insanların içinden gizlice sıyrılıp gitmek, nesil, tohum, sepet, sızma, içine girme, nüfuz etme, veremli, tüberküloz hastası, eritip sızdırmak, soy, nesil, torunlar, sülale, soydan gelen
Bir şeyi diğer şeyden çıkarıp sıyırmak, bir şeyi almak, gizlice çalmak, bir şeyden soyulup çıkarılan sülale, nesil, tohum, sepet, kız evlat, insanların içinden sıyrılıp gitmek, bir şeyi bir şeyden çekip çıkarmak, vadide dar su yolu, akciğer veremi.
Bir işten kurtulmak, itaat etmek, teslim olmak, Müslüman olmak, bir adamı düşmanı vs.yi perişan etmek, teslim etmek, sulha girmek, sulh yapmak, kurtarmak, beri kılmak, barış yapmak,esenlik, merdiven, vesile, yılan sokmak, selamlamak,
Hakimiyet ve kudret vermek, yetki, musallat etmek, birini bir şeye tahrik etmek, teşvik etmek, hükmü altına almak, yönetmek, padişah, sultan, hüccet, vali, burhan, delil.
Bir şey yükselmek, uzamak, isim koymak, yarışmak, birbirleriyle yarışmak, ün, isim, şöhret, yüksek ali makam, sema, gök, yukarı, yörünge, tavan. alamet, nişan, yücelikle tastif etme. yüce, yüksek olmak, yükseltilmiş, çatı, isim, sıfat, nitelik; bulut, yüksekte olan her şey, yağmur, atın sırtı