Okuyuş

Kelimeler

KABERA: قبر

Mezar, kabir, ölüyü defnetmek için  kazılan çukur, derin çukur yer, sırların ifşa edileceği hal, öd ağacında olan çukur yer, çabuk meyve tutan ağaç

KABESE : قبس

Ateş almak, ilim elde etmek, ateşten bir şule, köz, kor, priz, ödünç almak, iktibas etmek, alıntı yapmak, öğrenmek, meşale.

KABEZA: قبض

Bir şeyi avuçla almak, bir şeyi elde etmek ,penseyle bir şeyi tutup zapt etmek, almak, gidermek, öldürmek, malı kabızı olan kimseye teslim etmek, birinin hakkını kabzetmek, çekmek, daraltmak, tutmak, üzerinde durmak, bir avuç toprak vs. şey,

KÂDE- KEVEDE : كاد

Men etmek, bir işi yapayazmak, işi işlemeye yakın olmak, az kalsın, neredeyse, hiç, bir şeyi biriktirip küme yapmak, ihtiyarlıktan titrek olmak, önem vermemek, tuzak, kurnazlık, düzen, hile, kandırmak.

KÂDE- KEYEDE: كاد

Hile yapmak, aldatmak, kötülük düşünmek, biriyle muharebe etmek, entrika, harp, tuzak, öfke, desise

KADEDE: قدد

Bir şeyi tamamen veya uzunluğuna kesmek yarmak,sözü kesmek, elbise vs. yi yırtmak, bir şey kurumak, insanlar görüşleri ve arzuları ayrı olarak fırka fırka olmak, boy, deri, yol, düz yer,dilim.

KADEME: قدم

Önlerine geçmek, cüretli cesur olmak, bir işi ele almak,ayak,  öne geçmek, kıdem, kademe, mukaddime, öncü kuvvet, her şeyin evveli,kadim(eski olan), Öncü. Öne sürmek, takdim etmek, sunmak.

KADERA: قدر

Bir şeye güç yetirip  kadir olmak, bir şeyi planlamak, ikdidar sahibi olmak, hazırlamak, muktedir kılmak kıyaslamak, miktar, ölçü, hüküm, kader, takdir, tazyik etmek, sıkıştırmak, miktarı tayin etmek, tahmin etmek, miktar, meblağ, şeref ve hürmet, kader, ölçü, kaza, kuvvet, zenginlik.

KADESE: قدس

Temiz olmak, temizlemek, bir şeyi mukaddes kılmak, Allah için  kalbini temizlemek namaz kılmak, Allah’ı büyüklemek, tazim ve tekbir etmek, Allah noksanlıktan ve ayıplardan beri, münezzeh olmak, Cebrail, kudüs, Hristiyanlarda aziz, veli, Hristiyanlarda üç uknumdan(üç ilah)dan biri,  rahip, Hristiyanlarda Kudüs’ü ziyaret ediphacı olan.

KAFEYE : قفى

Birini birinin izinden göndermek, peşine düşürmek, kaplamak, yok etmek, kafiyeli yapmak, seçmek, tercih etmek, ense, geri, halef, ardında kalan, ayıp, günah.