VEHEBE: وهب
Karşılıksız vermek, hibe etmek, bahşetmek, bağışlamak, tahsis etmek, farzet, say, kabul et, bir işin gerek şeylerini hazırlamak, dağda su toplanan çukur, Allah vergisi, yetenek, beceriklilik.
Karşılıksız vermek, hibe etmek, bahşetmek, bağışlamak, tahsis etmek, farzet, say, kabul et, bir işin gerek şeylerini hazırlamak, dağda su toplanan çukur, Allah vergisi, yetenek, beceriklilik.
Tek kılmak, yalnız kalmak, biricik olmak, Allah’ın birliğine iman etmek, eşsiz, vahdaniyet sahibi, cenab-ı hak, tek, eşsiz, matematikte birler hanesi, Pazar günü, korumak, birlik, ittihat.
İşinde ve bedeninde zayıf ve gevşekçe olmak, romatizma, zayıflık, gevşeklik, yaradılış veya ahlak yönünden zayıflık, yılgınlık, gevşemek, boşa çıkmak, birini zayıflatmak, kuş uçamamak, üzüntü ifade eden vah kelimesi yerini tutan bir kelime.
Düşmek, söz etkilemek, bir iş vuku bulmak, işe koyulmak, düşürmek, birini tehlikeye düşürmek, biriyle muhabere yapmak, olay ,vuku bulan şey, çarpışma, şiddetli hadise, musibet
Bir şey parlamak, ateş tutuşmak, ateşi tutuşturup yakmak, soba, ocak, fırın, çakmak, yakıt, yakılacak şey, ateşi çabuk tutuşturacak şey. parlak zekalı kuvvetli adam.
Durmak ve durdurmak, dikilmek, ara vermek, tereddüt etmek, geçirme, kelime sonunu sakin okumak, son harfin harekesini telaffuz etmemek, meşgul olmak, ilgilenmek, uğraşmak, kendini vermek, vakfetmek, anlamak, kavramak, sona erdirmek, tutuklamak, alıkoymak, bırakmamak. Engellemek, bağımlı kılmak, konuşmak, tavsiyede bulunmak, bir şeye vakfetmek, adamak, vakıf, vakıfla ilgili veya vakıf niteliğinde, vakıf sistemine ilişkin.
Kulağı ağır işitmek, duymamak, sağırlaştırmak, ağırlık,vakur ve ağır başlı olmak, hilim, heybet, muhteremlik. kemiği parçalamak, eşek veya katır yükü, oturmak, kırmak
Bir iş için vakit tayin etmek, müddetini açıklamak, vakit, zaman, bir işin yeri, derhal, birden, muvakkat.
Allah birini kötülükten muhafaza etmek,Allah’ta korunmaya girmek, takva, bir şeyi ıslah edip düzene sokmak, bir şeyi korumak, görüp gözetmek, bir şeyden sakınmak, Allah ikabından (güç , kuvvet, kudret , hile , azap, ceza, ) korkmak, korunmak, çekinmek ,Allah’tan korkan ,himaye, ezayı def etme, kendisiyle bir şey saklanan.
Kastetmek, sağlamlaştırmak, muhkemleştirmek, bir şeye isabet etmek, benzerini yapmak, sıkı bağlamak, tekit etmek, sabitleştirmek, bir yerde ikamet etmek, gayret etmek, çabalamak, meşakkat, birinin kasdettiği iş, hayvanların palanını sarıp bağladıkları sırımlar, tasmalar