Okuyuş

Kelimeler

HASARA : حصر

 Birini daracık yere sokup sıkıştırmak, etrafını çevirip kuşatmak, almak, toplamak, tamam etmek, birini bir şeyden alıkoymak, hasır, yeryüzü, muhasara etmek, etrafını kuşatıp yerinden çıkmasına mani olmak, çevrilmiş

HASAYE: حصي

Sayı ile elde edilen bilgi, hesaplamak, sayılamayacak kadar çok, men etmek, karın sancısı, bir şeyde iz bırakmak, zimmetine geçmek,  çakıl taşı çok olmak, bir şeyin miktarını bilmek, saymak, anlamak, çok sayı, sayı, nüfus sayımı, kuşatmak, hasat etmek,  istatistik.   

HAŞEA . خشع

 İtaat etmek, boyun eğmek, tevazu göstermek, korkmak, sesini alçaltmak, yere bakmak, Allah için boyun eğmek, saygılı mütevazi olmak.

HASEBE : حسب

Saymak, hesap etmek, takdir etmek, ölçmek, zannetmek, yetmek, mükafatlandırmak, hesaplaşmak, hesaba çekmek, sanmak, tahmin etmek, addetmek, kafi, yeter, hesaba çeken , hesap gören, azap, şer, dolu, yıldırım, toz, çekirge .

HASEBE : حسب

Saymak, hesap etmek,  zimmetine hesabına geçmek, zannetmek, yetmek, kifayet etmek, ehemmiyet vermek, önemsemek, düşünmek, tasavvur etmek, kabul etmek, sanmak, sevabını Allah’tan ummak,  ölçü, derece, miktar, hürmet, saygı, asil soy, şerefli, fatura, hesap raporu, muhasebe, hamilik, himaye, koruma, yastığa dayanma, mal, mülk, din, azap, şer, bela, ölünün kefenlenerek gömülmesi, dolu, yıldırım.**

HASEE : خسا

Göz yorulmak, zayıflamak, köpek vs. kovmak, uzaklaştırmak, zelil ve boynu eğik, kovulan, reddedilen, toplum dışına itilen, adi, rezil, şerefsiz, aşağılık, utanç verici, ayıp, boş, nafile, abes, zayıf, güçsüz

HASEFE: خسف

Bir yer yere göçmek, ay vs. tutulmak, bir şey eksilmek, pınarın suyu çekilmek, tavan çökmek, üzerindekilerle yere göçmek,  yerin dibine geçmek, zayıflamak, zelil kılmak, horlamak, rengi değişmek, gözü çıkmak- ziyası yok olmak,  birine hoşlanmadığı kaçtığı şeyi yüklemek, noksan, eksik.

HASENE : حسن

Güzel olmak, yakışıklı olmak, bir şeyi iyi, güzel etmek, bilmek, zinetlendirmek, süslemek, iyi sonuç, güzel akıbet, nimet, beğenme, zafer ve şehadet.

HASERA: حسر

Alış verişte aldanmak, helak olmak, hüsran, mal veya sağlık kaybı, esenlik-iman-akıl-sevap gibi iç kazançların yitirilmesi, sapıtmak, eksik yapmak, zayi etmek, helak etmek, iyilikten uzaklaştırmak, sermayenin azalması,  kesat ve zarara uğramak.

HAŞERA:حشر

Toplamak, hasredip sevk etmek, birini vatanından uzaklaştırmak, bir şeyi diğer şeye şiddetle sokmak, birini sıkıştırıp zahmet vermek, toplanma, kıyamet günü insanların toplanması, haşrı, haşarat, çıyan, yılan vs. hububatın iç kabuğu, mahşer, hasattan sonra arta kalan nebat bitki.