CÂBE: جاب
Kuş yere süratle düşmek, kayayı delmek, sualine cevap vermek,karşılık vermek, kabul etmek, ihtiyacını isteğini karşılamak, karşılıklı sorulara cevap vermek, karanlık kaybolmak, duasını kabul edip hacetini gidermek, cevap.
Kuş yere süratle düşmek, kayayı delmek, sualine cevap vermek,karşılık vermek, kabul etmek, ihtiyacını isteğini karşılamak, karşılıklı sorulara cevap vermek, karanlık kaybolmak, duasını kabul edip hacetini gidermek, cevap.
Elinde olan az miktardaki mal veya ilmin tamamını harcamaktır,ikram etmek, cömert, ihsan etmek, çok yağmur yağmak, iyi olmak, iyi yapmak, iyi söylemek, soylu at sahibi olmak, susuzluk, uykunun başlangıç hali,kerem sahibi , ölümle burun buruna gelmek, ölüm yakın olmak.
Geliş, getiriliş, rahat bir şekilde gelmek, getirmek, yağmur yağmak, iş yapmak, ortaya koymak, uymak, uygun gelmek, varmak, ulaşmak, beyan etmek, yapmak, başarı ile tamamlamak.
Komşu,himaye, yardım istemek,kurtarmak, eşyayı korumak, zarf içine koymak,zulma nisbet etmek, sığınmak, zalim, zulum, zulme nisbet etmek, saptırmak, meylettirmek, büyük dere, çok su, gürültüsü çok olan yağmur.
Gidip gelmek, geceleyin evlerin arasında dolaşmak, dikkatle araştırmak, basmak, çiğnemek, saray, kale
Müsamaha edilmek, caiz olmak ,tesirli olmak, etkili olmak, aşmak, geride bırakmak, icazet vermek, birini bir yerden diğerine savuşturmak, geçirmek, fikri gerçekleştirmek, affetmek, hoş görmek, ödül, pasaport, ruhsat, izin, veli, vâsi, avukat, gidip gelmek, bir yerden geçip gitmek, nahiye, saray, kale
Kelimesi:Allah yaratmak, yapmak ve işlemek, koymak, vaz ‘etmek, kılmak, zannetmek, Bir şeye fiyat koymak, paha biçmek, değiştirmek, tayin ve tespit etmek, göndermek, memur kılmak, söylemek, inandırmak, ikna etmek, ayırmak, bölmek, tutmak, ücret, ödeme, taksit, ödül , mükafat bir halden bir hale çevirmek.
Mal veya haraç toplamak, suyu havuzda biriktirmek, bir kimse ellerini rükû veya sücut halinde dizlerine koyarak yüz üstü yere kapanmak, seçmek, kendine ayırmak, topluluk.
Kesmek, galip gelmek,ürkmek, kaçıp firar etmek,geniş –derin kuyu, çukur, cübbe, zırh,
Allah mahlukatı yaratmak, bir tabiatla huyla huylandırmak, zorlamak, bağlamak, kalın ve iri olmak, dağ, insan topluluğu, dağa varmak, kuvvet, tabiat, ümmet, nesil, kurak sene, asıl, çokluk.