BETAŞE : بطش
Birini şiddetle tutup kavramak, yakalamak, saldırmak, üzerine çullanmak, zor, cesaret, kuvvet, şiddetle yakalanan, zorlu.
Birini şiddetle tutup kavramak, yakalamak, saldırmak, üzerine çullanmak, zor, cesaret, kuvvet, şiddetle yakalanan, zorlu.
Aşırı kesat, Fesada/bozulmaya yol açan, zarar, ölmek, yok olmak, toprak işlenmemiş olmak, iş sonuç vermemek, başarısız olmak; mal satılmamak, elde kalmak, kız evlenmemek, evde kalmak, işlenmemiş çorak toprak, işlenmemiş arazi, helak, ruhun yok olması, yokluk, cehennem.
Tohumu dağınık olarak ekmek-saçmak, malı ölçüsüz dağıtmak, harcamak, sözü ifşa etmek, neşretmek, yaymak, malını kaybeden, sırrını açmak yahut çok konuşmak, tecrübe etmek, zürriyet, bereket, nesil, ziyade, tohum, çok şey
Acıkmak, iştahı olmak, özlemek, tenha, ıssız çöl, aç kalmak, kıtlık, aç
Göğüs, sine, bağır, sinüs, delik. Oyuk, cep, bozuk para çantası, boyun, yırtmaç.
Kuş yere süratle düşmek, kayayı delmek, sualine cevap vermek,karşılık vermek, kabul etmek, ihtiyacını isteğini karşılamak, karşılıklı sorulara cevap vermek, karanlık kaybolmak, duasını kabul edip hacetini gidermek, cevap.
Elinde olan az miktardaki mal veya ilmin tamamını harcamaktır,ikram etmek, cömert, ihsan etmek, çok yağmur yağmak, iyi olmak, iyi yapmak, iyi söylemek, soylu at sahibi olmak, susuzluk, uykunun başlangıç hali,kerem sahibi , ölümle burun buruna gelmek, ölüm yakın olmak.
Geliş, getiriliş, rahat bir şekilde gelmek, getirmek, yağmur yağmak, iş yapmak, ortaya koymak, uymak, uygun gelmek, varmak, ulaşmak, beyan etmek, yapmak, başarı ile tamamlamak.
Bir şeyin içindeki boşluk, oyuk, içi boş, iç dahil karın, mağara, gece yansı, gecenin son üçte biri, yeraltı suyu, ortası içi boş oyuk, boş, nafile, abes, anlamsız, pazıdan omuza gelen sinir, vadi, iç, içi boş, korkak kof, kovuk içi.
Komşu,himaye, yardım istemek,kurtarmak, eşyayı korumak, zarf içine koymak,zulma nisbet etmek, sığınmak, zalim, zulum, zulme nisbet etmek, saptırmak, meylettirmek, büyük dere, çok su, gürültüsü çok olan yağmur. Sapmak, zulmetmek, , yere yıkmak yatırmak, birbirine komşu olmak, bina yıkılmak, aman verilmesi için yalvarmak, sığınmak, komşu, yan yana, bitişik olmak, çok yakın olmak, korumak, himaye etmek, despot.