Okuyuş

Kelimeler

SALAYE : صلى

Müsabakayı kazananın ardından gelmek, dua etmek, Aklın Allah’a yükselmesi, yakmak için ateşe atmak,  ateşte ısınmak, ateşle tutuştu,  diriliş. Dua, namaz, rahmet, Yahudi tapınağı, havra,  yarışta birinci geleni takip eden(ikinci), bir işin şiddetini tatmak, cephe, bereketine rahmetine bürünmek. İbadet, yalvarma, rica, niyaz, müracaat etmek, yalvarmak, rica etmek; çağırmak, seslenmek..

SALEBE: صلب

Asmak, sıtmalının ateşli ve daimi olmak, bir şey çok şiddetli ve sert olmak, cimri olmak, çarmıha gerilmiş, asılmış kimse, bayrak, haç, haçlı. bir şey pek sert ve şiddetli olmak, kuvvetli ve sert olmak, omurga.

SALEHA:صلح

Bir şey iyi olmak, bir şey diğer bir şeye yaraşır, faydalı uygun olmak, ateş ile tutuşturmak,dua, onarmak, islah etmek,sulh, ıstılah, iyilik etmek, aralarını bulmak, barıştırmak, mu salaha (barış) yapmak, ittifak etmek, anlaşmak, , istikamet, iyilik, doğruluk, uygunluk, vecibeleri gereğince yerine getiren insan.

SALSAL: صلصل

Bir şey tıngır tıngır ses çıkarmak, kuru bir şeyin bir parçası birbirine dokunarak ses çıkarması, kuru çamur, dille korkutmak, demir –bilezik vs. tıngırdamak, gölde kalan su kalıntısı.

SÂME : صام

Bir işten kendini tutmak, geri durmak, kendini alıkoymak, belli vakitlerde yeme ,içme , arzu ve isteklerden geri durmak, oruç tutmak, susmak, sukut, durgunlaşmak.

SÂME: سام

Alâmet, nişane, kıymet, üzerinde mühür gibi nakışlar olan, istediği yere gitmek, bir şeyin peşine düşmek. Deve vs. merada  otlamaya bırakmak. Sevk etmek, bir yerden sürmek,  mihnetli işe koymak, ölüm, zor bir  iş teklif etmek.

SAMEA : صمع)

Tavanı bitişik bina, manastır, baston veya kılıçla birine vurmak, sözde hata etmek, bahadır olmak, istişare etmeksizin kendi başına hareket etmek, küçük yapışık kulak, zeki ve uyanık kalp.*

SAMME: صم

Şişe vs.yi   tıpalamak, yarayı kapatmak, ezberlemek, sağır olmak, sert ve güç olmak, kulağı sağır adam, sesi olmayan, supap, tapa. Duyu organının yok olması, hakka kulak vermeyen hakkı kabul etmeyen.

SANEA: صنع

İşlemek, güzel işlemek, iş yapmak, işinde mahir, meslek, sanat, sanatçı,  zanaat, sentetik, endüstriyel, ihsan, hayır, davet, ziyafet.üretim,  fabrika, atölye. sanayileştirmek, insan yetiştirmek, terbiye etmek,, kale, köşk, saray vs yapı, muhkem yapı

SANEME: صنم

Koku habis olmak, put yapmak, putlaştırmak, insanları Allah’a yaklaştırmak için gümüş –bakır veya tahtadan yapılan heykel, Allah’ın dışında tapılan; hatta Allah’tan alıkoyan her şey.