Okuyuş

Kelimeler

DERAKE: درك

Bir şeyin vakti gelmek, yetişmek, ermek, vakti gelip kemal derecesini bulmak, anlamak, kavramak, görmek, intikamını almak, bir şeyi ihraz etmek ulaşmak, sonu gelip başına yetişmek, idrak etmek, telafi etmeye çalışmak, hata yerine doğruyu getirmek, zihin, akıl, beş duyu, alt alta tabaka.

DERARA:درر

Sıvı ,süt vs. çoğalmak ve akmak, sema harıl harıl yağmur yağdırmak, bitki iyice büyüyüp birbirine sarmaşmak, parlamak, parıl parıl olmak, at şiddetle koşmak, cömert,

DERAYE : درى

Bir şeyi bilmek, anlamak, aldatmak, müdara etmek, yumuşak latif davranıp şerrinde sığınmak, mekir ve hile ile aldatmak, idrak, tarak.

DESESE : دسس

Bir şeyi bir şeye sokmak, gizlemek, bir şeyi diğer şeyin altına gömüp saklamak, birine gizlice söz taşımak, iftira etmek, bir şey toprak altına gömülmek, deveyi katranla boyamak.

DÛNE:دون

Bir şeyden geriye kalan,dışında,aşağıda, önünde,  bırakmak, düşük alçak, başka, dışında, hakir olmak, zayıf olmak, tertip etmek,defterleri bir araya biriktirmek, kitap yazmak,sicil defteri,mahkeme,  hakir, hasis , değersiz.

EBÂ-EBEVE : ابا

Baba olmak, baba, dede, amca, bir şeyin zuhuruna veya icadına sebep  olan, sahip, çok güzel, ana- baba- ebeveyn,, ata,  övmek ve yermek için kullanılır.

EBEDE: ابد

Bölünmeden sürüp giden zaman süresi, daima, ebediyen, her zaman, içinde sonsuz ve temelli, insanlara yabancılaşmak, vahşileşmek, kadim, ezeli.

EBEYE : ابي

Şiddetle karşı çıkmak, asla kabul etmeye yanaşmamak, yüz çevirmek, kerih görüp iğrenmek, çekinmek, birini bir şeyden imtina ettirmek, geri durma, kibir, niteliği hoş olmadığından içilmeyen su.**

ECECE : اجج

Ateş,  alev, sesli yanmak, tutuşmak, ateş alevlenip durulmak, su tuzlu ve acı olmak, düşmana saldırmak, hızlı koşmak, ak kor haline gelmiş ateş, parlak nesne, yayılmak, etrafa dağılmak anlamındaki “ycc” ve “mcc” köklerinden türediğini, bunlar aşırı hareketli oluşlarından alevlenmiş ateşe ve coşkun suya benzetilmiştir, ayrıca “hızlı hareket eden, etrafa yayılan; ateş gibi yakıp yok eden kimse veya topluluk. yecüc-mecüc.

ECELE : اجل

Bir şeyi hapsetmek men etmek, birini bir işten alıkoymak, er geç, biriktirmek, toplamak, belirli bir vakte kadar mühlet istemek, sebep, neden, …den dolayı, nedeniyle, hatırı için, ….mek için, müddet, vade, ölüm vakti, hükmedilen, kadı, ecel.