ĞALEBE : غلب
Birine galip gelmek, yenmek, zafer kazanmak, üstün olmak, yerin ağaçları çok ve sık olmak, ot, Çimen, insanlar çok olmak, kalın boyunlu, yüksek tepe, aslan, çoğunluk,
Birine galip gelmek, yenmek, zafer kazanmak, üstün olmak, yerin ağaçları çok ve sık olmak, ot, Çimen, insanlar çok olmak, kalın boyunlu, yüksek tepe, aslan, çoğunluk,
Kapıyı kapatmak,cani sıkılmak, ahlakı kötü olmak, öfkelenmek, zoraki işletmek, kapalı kalmak,sorunun anlaşılması güç olmak, iflas, anahtar, kilşit, süegü, sepet.
Bir şeyi diğer şeye ithal etmek, dahil olmak, bir şeye zırh giydirmek, ağaçlar arasında akan su, kelepçe vs. vurmak, bağlamak, yürümek, gitmek, halka, sıkı elli olmak, sömürmek istismar etmek, kelepçe, bukağı, şiddetli susuzluk. ganimet vs. de hıyanet etmek, hileli sahtekar ve kinli olmak, Araf /43, iç dünyasındaki kin ,hile, basiretsizlik, buğuz, nefret, sahtecilik, elbisenin altına sof giymek
Bulüğ çağına yaklaşmış çocuk, ergenlik çağı,küçük hizmetçi,ücretli kul, büyüme çağı, gençlik,cariye, kurbağa, kamlumbağa, deniz kabarıp dalgaları çoğalmak, terlemek için örtmek, kuyudaki su gözü- membaı, heyecanlı, çalkantılı, doğumdan on yedinci yıla kadar olan dönem, gençlik, genç adam, çocuk.
Yoğun olmak, kalın katı sert ve iri olmak, şiddetlenmek ve sert davranmak, kalbin katılığına dayalı. Düşmanlık, husumet, elemi şiddetli azap.
Üzmek, hüzünlü kılmak,günün havası çok sıcak olmak, bir şeyi örtüp bürümek, sargı, gam, hüzün, afet, felaket, karışıklık, belirsizlik, talihsizlik, ıstırap, , belirsiz, zor., ince bulut,
Bir şeyi su bürüyüp kaplamak, cahil olup tecrübesiz olmak, örtmek, bürümek, kendini tehlikeye atmak, suya dalmak, harap ziraate elverişli olmayan yer, şiddet, sıkıntı, çok su, sapıklık, delice cesur, atılgan; macera, tehlike, ışık, hayatını tehlikeye atmak, gaflet.
Malı çok olmak, zengin olmak, bir şeyle iktifa edip başkasına muhtaç olmamak, yaşamak, dirlik sürmek, fayda vermek, dostluğunda daim olan, şarkı, ehlinin ikamet edip sonra göçüp gittikleri ev. doymak, varlıklı olmak, malı - mülkü çok olmak, ihtiyacı olmamak, hiçbir şeye muhtaç olmamak, kendi kendine yetmek, yetkin ve yeterli olmak, refah içinde yaşamak. Bir yerde ikamet etmek, hayatiyetini sürdürmek.
Koyun, kâr, ganimet, koyunu yakalayıp ele geçirmekten türeyip düşman ve onun dışındakilerden elde edilen her şey için kullanılmış, bir şeye zahmetsiz ve meşakkatsiz sahip olmak, ihsan, lütuf, fırsat yakalamak, başarılı, muvaffak olan.
Göz çöküp çukurlaşmak, çukur yere gitmek, günün sıcağı şiddetli olmak, bir kavim yada asker yardım için gelmek, birine baskın yapmak, hücum etmek, mağara, toz, dağda kayadan oyma oda şeklinde yer, vahşi hayvan ini, gece baskını, bir şeyin dibi, derinlik, yere batmış su, ağız içi çok insan topluluğu.