EKELE:اكل
Yemek yemek, yiyip bitirmek, tüketmek, aşındırmak, ömrünü yemek bitirmek, kavmin arasını bozmak, ateşin alevi şiddetlenmek, kaşıntı, uyuz illeti, yalana kulak verip haram yemek, geniş rızık, obur, bıçak, kamçı, ürün, yemiş.
Yemek yemek, yiyip bitirmek, tüketmek, aşındırmak, ömrünü yemek bitirmek, kavmin arasını bozmak, ateşin alevi şiddetlenmek, kaşıntı, uyuz illeti, yalana kulak verip haram yemek, geniş rızık, obur, bıçak, kamçı, ürün, yemiş.
Yemin etmek, aciz kalmak, çalışmak, nimet, gücü yetmek, çabalamak, ihmal elmek, bir şey yapmamak, birisi için için parmağını bile kıpırdatmamak, kendi kendine yapacağına dair söz vermek, e kadar, yapıncaya kadar.
Bir yere alışmak ve sevmek, alışıp ısınmak tanışmak, ülfet etmek, derli toplu olmak, müellif(derleyip toplayan), elif harfi, 1000 sayısı sayıların binde toplanmasıyla bu ismi almış, bin,
Zatı ilahiyyenin sıfatları, mabutluk, kulluk etmek, korumak, sığınmak, iltica etmek, ikamet etmek, tanrı addetmek, tapınılan her şey, uluhiyet, ilah derecesine çıkarma, kainatın yaratıcısı Rab Teala, otorite.
Ağrımak, acımak, acıtmak, dertli yapmak, elem isabet eden, alçaklık, çarkı felek çiçeği.
Bir şeye müddet tayin etmek, müddeti belli olmak, son , nihayet, nihai amaç, darılmak, kırılmak, gücenmek, uzun vakitten beri, içinde bir yudum bile su bulunmayan tulum.
Çok ummak, ümit etmek, iyice düşünmek, gereği gibi düşünmek,beklenti, arzu etmek, adamın yardımcısı, ümit var, umulan.
Korkusuz ve asude olmak, emin olmak, güvenli olmak, mü’min, iman eden, birine bir hususta itimat etmek, güvenmek, inanılır mutemet olmak, boyun eğmek, itaat etmek, temin etmek, emanet, himaye etmesini istemek, bir şeyi koruyup kollayan, itimatlı, kafirin karşıtı.
Emir, vali, bey, kumandan olmak, emretmek, buyurmak, bir işin yapılmasını istemek, emretmek, talimat vermek, yönetmek, çoğaltmak, tamam olmak, amir, emre uyan, talep, istek, danışmak, meşveret etmek, kongre, danışma kurulu heyeti. Komuta, yönetici , hakim , otorite ,iktidar ,egemenlik, danışmanlık , istişare ,bekletme, şaşılacak şey, acaib, tuhaf, zor iş, fazlalık, ziyade, bereket. emir, buyruk. hal, durum, iş, olay, konum.
Oranlamak, tahmin etmek, yüksek yer, küçük tepe, sertlik, eğrilik, ayıp, bükülme, kavislenme, zayıflık.