LEBEBE: لبب
Bir yerde kalıp ikamet etmek, akıllı olmak, kırıp çekirdeğini çıkarmak, her şeyin özü, halisi, lekesizi, akıl, kalp, akıl ve idrake sahip olan kişi, biriyle yaka paça olmak
Bir yerde kalıp ikamet etmek, akıllı olmak, kırıp çekirdeğini çıkarmak, her şeyin özü, halisi, lekesizi, akıl, kalp, akıl ve idrake sahip olan kişi, biriyle yaka paça olmak
Süt, sütçü, birine süt içirmek, süt kardeşi, çok yemek, yastıktan başına ağrı gelmek, kerpiç kesmek, sütü çek kimse, emme, geminin rüzgar dindiğinde çekildiği ketenden yapılmış ip, halat, çam ağacı, günnük denen bir çeşit buhur, ihtiyaç, arzu, gömlek yakası, mandıra, sütün hasıl olduğu hayvandaki bağırsak.
Bir yerde eğlenip durmak, yerden ikamet etmek , ona bağlı kalmak, birini gecikmiş bulmak, yolda vs.de çok kere duran kişi, kurup çekmesi zor olan yay. gecikmek, katlanmak, kalmak, duraklatmak, beklemek ,durdurmak
Bir işi şüpheli içinden çıkılmaz hale koymak için karıştırmak, gecikmeden yapmak, elbise giymek, sineye çekmek, bir şey, bir şeyi örtmek bürümek, bulamak, elbise, iman, haya yahut ameli salih, zırh, gece, müphem
Kendisinde rahatsızlık duyulan işi yapmaya devam etmek ve bunda inatlaşmak, deniz dalgası, ses dalgası, gidip gelme, düşmanlıkta inat etmek, bir işe sarılmak ayrılmamak, ısrar etmek, dayatmak, karanlık karışmak, iş büyüyüp karışmak, kavga, açlık vb. işlerden bitkin halsiz düşmek, takatini kesilmek, denizin derinlikleri, derin boşluk, çukur, gecenin koyu karanlığı, sığınmak, baş vurmak
Kale vs.ye sığınmak, güvenmek, vazgeçmek, birini bir şeye murtaz kılmak, zorlamak, birini koruyup muhafaza etmek, işini Allah’a ısmarlamak, mülteci, himaye, birine dayanmak.
Çok aşırı düşmanlık yapmak, mücadele edip kazanmak, bir şeyden alıkoymak, azılı düşman, şiddetli tartışma yapmak, ayıplarını kusurlarını ifşa etmek yaymak, şaşırmak, nereye gideceğini bilememek, inatçı, dik kafalı olmak, kızgın, öfkeli, azılı, amansız, acımasız [düşman, hasım, baş düşman, kanlı bıçaklı, düşman.
Yumuşak olmak,kıvrak, zaman ve mekan zarfı olarak kullanılır. Zaman zarfı olduğunda …de, …da , zaman, vakit, iken anlamına, mekan zarfı olduğunda ise yanında, nezdinde anlamlarına gelir.
İnci, yıldız, şimşek vs, parlamak, ateş tutuşup ışımak, kandil vs.nin ışığı, tam neşe.
Bulmak, tesadüf etmek, rastlamak, eti kemikten ayırmak, hakkını noksanlaştırmak, bir şeyi sonradan tedarik etmek, telafisi imkansız iş, atılmışşey, toprak, moloz, döküntü.