Okuyuş

Kelimeler

CERAFE: جرف

Toz toprak vs.yi süpürüp götürmek,  çoğunu götürüp gitmek, helak etmek, kürek, uğursuz, obur- çok yiyen, sık ve sarmaşık ot, bolluk, yar, uçurum, sel suyunun kazdığı yer, veba, muhtaç, perişan.

CERAME: جرم

Kesmek, yününü kırkmak, kazanmak, günah işlemek, günah, hata, cürüm ve töhmet isnat etmek, suçlu. Bir şeyi kesmek, bir şey kazanmak, insanı suç işlemeye teşvik etmek, kınamak, suç / günah işlemek, itaatsizlik davranışını yapmak, açık olmak, bir şeyi tamamlamak , bir şeyi sona erdirmek ya da bitinceye kadar bir şey getirmek için [tamamlandıktan sonra].

CERAYE: جرى

Su akmak, kendi akışıyla akıp giden şey, birden akmak, seyretmek, yürümek, bir işte yetkili kılınan elçi, vekil göndermek, yürürlükteki gelenek,  bir şeyde yarış yapmak, tedavülde olan, câri, akan, cereyan.

CERAZE : جرز

Yer bitkisiz kurak olmak, sert ve katı olmak, kuru ve kalın yer, çabukça yemek, öldürmek, kesmek, köklemek, helak etmek, kıtlığa uğramak, birbirine kötü şaka yapmak, demir, direk, sütun, çöl, kurak yer.

CESÂ-CESEVE : جثا

Diz üstü oturmak, ayak parmakları üzerine oturmak, diz çökertmek, şahıs, miktar, ceza, toprak veya taş yığını, ateş, köz, ceset, beden, bir şeyin ortası, kabir, mezar üzerindeki toprak yığını, minder.

CESEDE : جسد

Kan kurumak, safranla boyamak, cisim, beden, kurumuş kan, İsrail oğullarının taptığı buzağı, stereoskop, cismani, vücut, ithaf etmek,  cisimleştirmek.

CESEME:جثب

Kımıldamamak üzere oturmak, göğsü üzere çöküp oturmak, ölene kadar hapsetmek, kabus uykuda basan ağırlık, ahmak cahil kişi, ceset, kişi şahıs,  yemek mideye ağır gelmek.

CESESE: جثث

Ağacı kesmek, kökünden sökmek, bastonla vurmak, bir şeyden korkmak, kesilmek, koparılmak, bal mumu, yüksekçe yer, arı vızıltısı yada bala karışan arı uzvu, ceset, beden, bitki fidan vs. söken alet, köklü sökülmüş fidan.

CEVEVE: جوو

Hava, atmosfer boşluğu, gök, yerle gök arasındaki boşluk, ova, bir şeyin içi, iklim, tulum vs. de  yama, dağ vs. de çukur, delik, iç, batın, meteor, meteoroloji.

CEYEBE : جيب

Göğüs, sine, bağır, sinüs, delik. Oyuk, cep, bozuk para çantası, ülkeyi gezerek kat etmek, yürüyerek geçmek.