FETEE: فتئ
Kelimesi:Birini bir işten teskin etmek, ateşi söndürmek, bir şeyden feragat edip tamamen unutmak, devamlı yapar olmak, (كان ) fiilinin kardeşlerindendir,ismini raf, haberini nasbeder.
Kelimesi:Birini bir işten teskin etmek, ateşi söndürmek, bir şeyden feragat edip tamamen unutmak, devamlı yapar olmak, (كان ) fiilinin kardeşlerindendir,ismini raf, haberini nasbeder.
Kapıyı açmak, anahtar, kilit açacak, hazine, define, açık, açılmış, fetih olunmuş, bir şeyi açıp genişletmek, öğretmen yol göstermek, fethetmek, zapt etmek, insanlar arasındaki anlaşmazlığı hükme bağlamak, Fatiha süresi, Nusret, yardım , medet, imdat. Açık fikirli, fatih.
Fıtık, iki bitişik şeyin arasını ayırmak, ayrıldı, yarıldı, aralarına nifak sokarak savaş başlatmak, hamur mayası, sabah, geniş ve meydanlı yer, sivri dilli, elbisenin dikişlerini sökmek, birinin olayları açık bir şekilde görmesini sağlamak, üretmek, doğurmak, çıkarmak.
Bir şey kalbe hoş gelip şaşmak, kuyumcunun gümüş veya altını eritmesi ve saflığını anlamak için ateşde eritmek, derisini daha kolay yüzmek için kurbanı sıcak kuma gömmek, birini fitneye uğratmak, fitneye düşürmek, birini saptırmak, azdırmak, tecrübe etmek, sınamak, imtihan ve deneme, vesvese, alımlı, çekici, baştan çıkaran, haktan saptıran, günah, küfür, rüsvaylık, kandırmak, gönlünü çelmek, pusu kurutarak yol kesmek.
Öfkeden sonra sükûnet, sertlikten sonra yumuşaklık, güçten sonra zayıflık, azası gevşemek, fersizlersek, bıkmak, usanmak, zayıflatmak, hafiflemek, fatura, kırgınlık.
Kerem ve cömertlikte üstün gelmek,fetva,fetva, görüş, delikanlı yiğit olmak, kızın çocukluk çağının geçtiği hükmolunmak, genç yiğit olmak, hizmetçi, uşak, , köle, cariye,, genç kız veya kadın.
Ulaşılması güç olacak derecede bir şeyin insandan uzaklaşması, geçmek, kaçmak, geçmişte/ mazide kalmak, geçip gitmek, bir şeyi yapmayı ihmal etmek ya da unutmak, fırsatı elinden kaçırmak, devretmek, elden çıkarmak, farklılık göstermek, ayrılmak, düzensizlik göstermek, söz çıkarmak, yalan uydurmak, iftirada bulunmak, kimseye danışmamak, kendi bildiğini yapmak
Birinin gizli olan ayıbını ifşa edip utandırmak, yüz kızartıcı iş, utandırma, rezil rüsvay olmak, ayıp, ayıpları ortaya dökme, sabah, kızıl şafağı galip olan sabah yeri, rezil
Fazilette galebe gelmek, birine iyilik etmek, lütuf, fazla, artık, büyük nimet, ziyade, fazlalık, hikmet, iffet, şecaat, akıl. Bir şeyde çok iyi olmak, seçmek, ayırt etmek, ayırmak, üstün olmak, çoğalmak, fazlalaşmak, kazanç/hediye, yardım/ödül/iyilik/nezaket bağışlamak.
Korku veren bir şeyden insanın büzülme ve ürkme hali, panik, bir şeye iltica etmek, birinden yardım istemek, korkmak, korkutmak, sığınmak, kaçmak, birden uykudan korkup uyanmak, endişe.*