Okuyuş

Kelimeler

AKARA: عقر

Deve vs.yi  boğazlamak için bir ayağını kesip yere yıkmak, yaralamak, kurban etmek, dehşete düşürmek, kısır verimsiz toprak, hurma, sabit mülk, ipotek, her şeyin hayırlısı, korkudan ileri geri gidememek.

AKEFE : عكف

Bir işe devam etmek için yönelmek bağlanmak, kendini vermek, yapışmak, tutunmak, ayrılmamak,  meşgul olmak, hasretmek, vakfetmek, sürekli kalmak, inzivaya çekilmek, tutkun, tiryaki, düşkün, kendini adamak,  bir şeyin etrafında birikmek, bir yerde ibadet niyetiyle kalmak, eğmek, bükmek.

ALÂ: علا

Yüksek olmak, kibirlenmek, gücü yetmek, yükselmek, yukarı çıkmak, tek başına yapmak,  galip gelip kahretmek, ilave, artık, zam, gel, gelin demek, azamet, , şeref, kadri yüce, şerefli, ilave, artık, fazla, en üst makam, derece, en üstte olan. 

ALEKA : علق

Çok sevmek, takılmak, bir şeyi diğerine geçirip asmak, takmak, kan( kırmızı koyu kan, uyuşuk pıhtılaşmış kan),( Zigotun, arka arkaya mitoz bölünme geçirip hücre sayısının artmasına embriyo denir.) embriyo, yapışkan madde, yapışkan çamur, sevgi, sülük, yolun işlek yeri, asılan takılan her şey.

ALEME:علم

Bir şeye işaret koymak, nişan koymak, bilgide ilimde birinden üstün çıkmak, bilmek, hakikati idrak etmek, anlamak, tanımak, bir şeyi yakinen bilip tasdik etmek, öğrenmek, öğretmek, öğrenci. Talebe, bilgin, alim.Âlem, mahlukat, bitki- hayvan vs. sınıfların hepsi, yollarda dikili işaret taşları, bayrak, desen, laik, dini olmayan, mahkemede hüküm sureti.

ALENE: علن

Açık olmak, zahir, aşikar olmak, açığa çıkarmak, ortaya koymak, ilan, bildirme, beyan etme, deklarasyon, el ilanı, reklam.

AMÂ عمى

Buluttan yağmur dökülmek, yağmak, kalp gözü basireti kör olmak, gizli karmaşık kapalı olmak, yolunu göremeyen adam, âmâ, kör,  basiretsiz, kibir, azgınlık

ÂME : معو

Suda yüzmek, yıldızlar semada yüzmek, yıl, sene , gündüz, sene gibi daha çok sıkıntı ve kuraklığın/kıtlığın olduğu yıl için kullanılır, nehirde karşıdan karşıya geçmede kullanılan şey, şamandıra, 

AMEDE: عمد

Kastetmek, duvar tavanvs.ye direk koymak, desteklemek, bir şeye dayanmak, yaslanmak, güvenmek, yapmak, yerine getirmek, kastetmek, amden , önceden tasarlayarak , bilerek, düşünerek, isteyerek, kasıtla , bile bile. İtimat olunacak güvenecek şey, köy veya şehir reisi, temsilci, elçi.

AMEHE : عمه

Yolunu şaşırmak, nereye gideceğini tereddüt etmek, alametsiz, şaşırmış, amaçsız dolaşmak, körü körüne bocalarlar, gezinmek.