Okuyuş

Kelimeler

VEKEE:وكء

Yaslanmak, dayanmak, oturtmak, biri için yastık gibi dayanacak oturacak yer hazırlamak, destek, dayanak, payanda, dayanılan asa kılıç

VEKELE:وكل

Bir işi tamamen birine sipariş edip ısmarlamak, birini kendi görüşüne, haline terk etmek, birini vekil kılmak, bir işte birine itimat edip  güvenmek, bir işte aciz olduğunu gösterip onu yapmayı başkasına verip güvenmek, güven, itimat, tevekkül, vekillik, bekçi,  vekalet, temsilci, koruyucu,

 

VELECE : ولج

Girmek, eve girmek, giriş, sırdaş, işlerinde güvendiği kişi, çok koşup dolaşan.

VELEDE:ولد

Dişi doğurmak, üremek, meydana getirmek, doğma, ortaya çıkarmak, kaynaklanma,  nesli peyda etmek, doğurmak, bir şeyi diğer şeyden üretmek, soy  sop, çocuk, yavru, sabi, yaşıt olan, sonradan olan her şey, icat olan sonradan uydurulan kelime, baba, anne ebeveyn, doğmak üzere olan yada doğan çocuk. yeniden doğuş, üretken, verimli, jeneratör,  dinamo

VELEYE : ولى

Bir şeye yaklaşmak, idare etmek, düzenlemek işini üzerine almak, yardım etmek, birini bir işe vali kılmak, idaresini ona  bırakmak, iki şeyi bir biri ardınca olmak, biriyle dostluk yapmak sevmek, geri dönmek yüz çevirip terk etmek, veli edinmek, daha layık uygun yakın, rab, efendi, aziz, evliya, bir işin otoriteri.  vasiyet ve tavsiyede bulunmak, vasi, veli, vali, vilayet, hüküm, soy-din-dostluk-mekan ve yardımlaşmada yakınlık anlamındadır.

VENEYE : وني

Bir işte aciz ve gevşek olmak,  yorgun ,zayıf olmak ya da bitkin düşmek, takatsiz kalmak, zayıf düşüp peşini bırakmak, terk etmek, vazgeçmek, işini önemsememek, aldırmamak, bir işi ağırdan almak,  liman, iskele, inci

VERADE:ورد

Gelmek, varmak, ulaşmak, hazır olmak, çiçeklenmek, haberi anlatmak, cehenneme sürüklemek, sıtma salgını, birini suya getirmek, beraber gelmek, beldeye azar azar bölük bölük girmek, ithal etmek, cadde, uzun, sarkık, kurandan bir cüz, suya gelen insan topluluğu, geceden ibadet için ayrılan bölümü, toplar damar, şah damarı,  gül gibi kızarmak.

VERAKA : ورق

Ağaç yapraklanmak, yaprağını dökmek, malı çok olmak, dileğine erememek, mal, gümüş, kağıt, kırtasiye, yaprak, dünya, lif, güvercin, gri renk.

VERASE: ورث

Varis olmak, birine bir şey bırakmak, ateşi yanması için tahrik etmek, miras, taze şey, Esmadan, kalıtsal, ırsiyet, nesilden nesile geçen, miras ile geçme, kalıtım, ırsiyet.

VERAYE: ورى

Bir şeyi örtüp gizlemek, Ateş tutuşmak, cerahat,  kişinin içini berbat etmek, şişmanlamak, şiddetle susamak, gizlemek, arkasında, ardında, göze çarpmamak, görünmemek, insan kavrayışının çok ötesinde olmak, bir haber vs.yi açıklamayıp gizli perdede bırakmak, sözden ilk merhalede anlaşılandan başka şeyi kastetmek