Okuyuş

ÖZÜR VE TEŞEKKÜR (09/07/2023)

ÖZÜR VE TEŞEKKÜR     (09/07/2023)

09.07.2023

ÖZÜR VE TEŞEKKÜR

Şükretmek, teşekkür etmek hem görgü kuralı. Aynı zamanda tevazu. Özür ve teşekkür insana zor gelen iki haslet. Hele bir de karşısındaki insanı kendinden aşağı görüyorsa… Oysa bu iki haslet insanı insan yapan en önemli durumdur.

Teşekkür bir güzelliği, bir değeri görmeyi, fark etmeyi ve anı yaşayıp kıymetini bilmeyi sağlar. Yaşadığımız ortamda süregelen olayların farkına varmak. Aldığımız nefesin, yapabildiğimiz hareketlerin, düşünebilip uyguladığımız her bir durumun ve daha saymakla bitiremediklerimiz farkına varmak. Hasta hanedeki bir hasta sağlığın önemini ve şükür gerektiğini tam olarak anlatır. Aklını kullanamayan birini gördüğümüzde aklın ne kadar önemli olduğunu ancak anlarız. Çevremizde yaşam standartlarımızda şükredilecek sınırsız imkân var lakin elimizden gitmeden sanki hep öyle olması gerekir de oluyormuş gibi davranıyor olmamız en büyük kaybımız.

Hz. Süleyman, Neml suresi 19. ayette “…Rabb’im, bana ve ebeveynime lütfettiğin nimetine şükretmeme, hoşnut olacağın hayırlı ve barışçıl bir iş yapmama imkân ver. Ve rahmetinle beni iyilik ve barışı seven kullarının arasına sok."

O kadar büyük nimet, kudret, ilim içinde tevazu ile dua ve teşekkür. Böbürlenme yok. “Ben her şeye hakimim hayvanlarla da konuşurum, cinleri hizmetimde çalıştırırım, kuşları denetlerim” yok. Bana ve ebeveynime verdiğin nimetin senden olduğunun farkındayım mesajı. Bunları kendimden bilirsem nefsimi ilahlaştırır, negatif yönümü güçlendiririm. Hata yaparım ve fark etmeden hem kendime hem de içinde bulunduğum topluma zulmederim. Çünkü benlik insanın gözünü kör eder. Yanlış yanlışa sürükler ve gücünü, mutluluğunu kaybettirir.

Allah bize Kur’an’da iyiye güzele gitmek için teşekkür edip devamını dilememiz gerektiğini örneklerle anlatıyor.

Bakara/172: “Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz ve helâl olanlarından yiyin! Eğer yalnız Allah’a kulluk ediyorsanız O’na şükredin!”

Nisa/147: “Eğer siz şükredip inanırsanız Allah size ne diye azap etsin? Allah, iyiliklerin karşılığını bol bol veren ve her şeyi hakkiyle bilendir.”

İbrahim/7: “Hani Rabb’iniz size ‘Şâyet şükrederseniz size olan nimetlerimi artırır da artırırım. Yok eğer nankörlük ederseniz şunu bilin ki benim azabım çok şiddetlidir’ buyurmuştu.” 37: “(İbrahim): Rabb’imiz! Ben zürriyetimden bir kısmını senin her türlü hürmete lâyık Mukaddes Evin’in yanında ekin bitmeyen bir vadiye yerleştirdim. Rabb’imiz, namazı dosdoğru kılsınlar diye böyle yaptım. Sen de insanlardan bir kısmının gönlünü onlara yönlendir ve onları çeşitli ürünlerle rızıklandır ki sana şükretsinler.” 40: “Rabb’im, beni namazı hakkıyla eda eden bir kimse eyle! Zürriyetimden de böyle kimseler var et! Rabbimiz, duamı kabul buyur.”, 41: “Rabb’imiz! Hesabın görüleceği gün bana, ana babama ve bütün müminlere mağfiret eyle!”

Ayetlerden de anladığımız kadarıyla Hz. İbrahim sadece kendi için değil neslime de diyor. Ana babama da diyor. Bundan da anlıyoruz ki atalarının kıymetini bilen, evladına da merhametli olmayı örnekler.

Özür dilemek, karşımızda ki kim olursa olsun, fark etmez. Bizim için önemli olan kendi hatamızın, yanlışımızın farkına varmamız. Hata ve yanlışda ısrar etmeden dönüş yapabilmek kurtuluş reçetemiz. Bugünün psikologlarının ve yaşam koçlarının özellikle üzerinde durduğu anı yaşamak. Geçmişte takılı kalmadan, hatalardan ders çıkarıp istiğfar etmek, kendini ve takıntıları affetmek. Gelecek hayalleriyle uçmadan anı yani bugün yapılması gerekenleri yerinde ve zamanında doğru yapmak. Elbette hayal kurulacak, hedef belirlenecek.

Hz. Muhammed’in en güzel örnekliği zaferle döndüğü savaştan doğruca mescide gidip namaz kılması, istiğfar ve şükür etmesi. Her gece yassı namazından sonra kendini özeleştirisi ile günü nasıl geçirdiğini  neleri doğru neleri yanlış yaptığını sorgulaması. Ertesi günün planlayarak günü tamamlaması.

Bu örneklerle yaşamak duası ile.

                                                                                                                                                                                                HANİGÜN