Okuyuş

Kelimeler

ANETE : عنت

Bir şey fasit ve berbat olmak, günah kazanmak, zina etmek, hata, hakkı kabul etmeme, meşakkat, sarılıp iyileşmiş kemiği tekrar kırmak, korku ve helakin olduğu sıkıntı, güçlük.

ANNEBE: عنب

Asma üzüm vermek, hünnap, misvak ağacı yemişi, yaş üzüm, burnu büyük kimse, kalın ve galiz olan şey. 

ÂRA - AVERA : عار

İnsanın göstermesi ayıp olan uzuvları, göründüğünde insanın düşeceği ayıp/utanma, tek gözlü olmak., bir gözünü kör etmek eksiklik, noksanlık, kusur, hasara uğratmak, bozmak, (tartıların. ölçülerin) doğruluğunu kontrol etmek, borç/ödünç vermek, nöbetleşe yapmak, eksiklik, savunmasız, kusur, avret, edep yeri, körbağırsak, hasara uğratmak, bozmak, edep yeri, avret mahalli, mahrem, bir şeyi ödünç vermek, tehlikeli yer, zayıflık.

ARÂ- AVERA: عرا

Birine bir kimse kabus gibi gelip basmak,başına bir iş gelmek, bir şeyi ihmal ve terk etmek, kenar, taraf insan topluluğu, sıtma hastalığı, kulp, birini soymak, çirkin iş yapmak, bitki bitmez yer, soğuk rüzgar.

ÂRA-AYERA: عير

Erzak yüklerinin yanında olduğu toplum, kervan, hem erzak taşıyan develer hemde kervandaki insanlar için kullanılır,  ölçü ve tartıyı  ayarlamak, beri öte gelmek, ayıplamak, bir şeyi elinden salıvermek,

ARABE: عرب

Yemek yemek, kendini savunmak, kınama, halis, hakikat, sarahat, halis Arap, çok şiddetli akan nehir, ambülans, alış verişte kaparo, mide bozulmak,Çölde yaşayan, bedevi, fasih açık söz, açık anlaşılır,  kınama,

ARACE: عرج

Yukarı çıkmak, yükselmek, yüksek olmak, ayağa bir şey isabet edip aksak yürümek, topallamak, aksak yürümek,  meyletmek, meyletmek, bir yere inmek, bir şeyden yüz çevirmek, vazgeçmek, yoldan sapmak, yüksek yer, yol kıvrımı.

ARADA: عرض

Bir şeyi diğer bir şeye arz etmek, göstermek, takdim etmek, sunmak, sergilemek, teşhir etmek, isabet etmek, gözden geçirip haline bakmak, bir şeyden yüz çevirmek, geri dönmek, uzunluğun zıddı enine doğru genişlik, yan-kenar, bulut, bir şeye yapılan engel, arzuhal, dilekçe,  yarışmak, zahir olmak, şahsiyet, şeref, eşya , meta, mal hırsı, ganimet,

ARAFE: عرف

Bilmek, idrak etmek, bir şeyi süslemek, güzelleştirmek, itiraf etmek, tanımak, tanışmak, bir şeyi  öğreninceye kadar araştırmak, tarif, tanımlama, örf, yüksek yer, çehrenin görülen yerleri, iyilik, aklın ve dinin hoş gördüğü şey, bir şeyin izini tefekkür ederek ve derin düşünerek onu algılamak, arif.

ARARA : عرر

İstekte bulunan kişi, talepsiz sormaksızın almak, uyuyamamak, birini çirkin bir şey isnat etmek, uyuz olmak, uyuz yayılmak, günah, vadi kıyısı, diyet, eziyet, işkence, cinayet, kötülük çirkin iş,  öfkeden kişinin renginin değişmesi