FEZEA : فزع
Korku veren bir şeyden insanın büzülme ve ürkme hali, panik, bir şeye iltica etmek, birinden yardım istemek, korkmak, korkutmak, sığınmak, kaçmak, birden uykudan korkup uyanmak, endişe.
Korku veren bir şeyden insanın büzülme ve ürkme hali, panik, bir şeye iltica etmek, birinden yardım istemek, korkmak, korkutmak, sığınmak, kaçmak, birden uykudan korkup uyanmak, endişe.
Uzaklaşmak, vaz geçmek, birinin içine korku koyarak yerinden rahatsız etmek, yalnız kendi başına kalmak, galip olmak, yara sulanıp içine akmak, bir şey sebebiyle alev gibi yanıp kararsız olmak, birini yerinden çekip atmak, korkmak, korkutup ürkütmek, yerinden oynatmak, sürüp çıkarmak, buzağı.
Kaybolmak, gayb, muvakkaten yok veya uzak olmak, uzaklaşmak, gizli kalmak, bir şey diğer şey içinde kaybolmak, unutmak, yolculuk etmek, gizli olmak, ağacın kökünden yer altına nüfuz eden damarlar, kuyunun dibi, şek, şüphe, görünmeyen şey, gıyabında, gizli gerçeklik, gıybet etmek, görünememe, belirsiz
Kalmak, durmak, geçmek, toz kaplamak, bir şey istemekte çok ihtimamlı olmak, gök şiddetle yağmur indirmek, toz tozutmak, toz renginde boz olmak, toz rengi, kin, husumet, azmış yara, bir şeyin bakiyesi, gecenin sonları, afet, felaket, tozla kaplı.
Sabah vakti gelmek veya gitmek, erken davranmak, sabah kahvaltısı, gıda, öğle yemeği, bir işi erkenden yapmak, yarın, fecir vaktiyle güneşin doğma vakti arasındaki zaman.
Su çekilmek, eksilip azalmak, göz yaşını hapsetmek, sütü azalmak, suyu ve fiyatı azaltmak, az şey, orman,gölcük, su toplanan yer.
Öfke, kesmek, acemi hayvana binmek, birine dal ile vurmak, budamak, birine bir şey öğretmeden sevdirmeden yaptırmak, kesici keskin alet, demiryolu.
Ahdi bozup hıyanet etmek, sözünde durmamak, bir şeyi bozup terk etmek, dışarıda bırakmak, geri kalmak, bir yerde taş-çatlak- yarık çok olmak, gölden su içmek, bir şeyi hali üzerine bırakmak, gece karanlık olmak, selin bıraktığı su, kılıç, hain, hıyanet eden, hile.
Unutmaksızın ihmal etmek, sehiv ve terk etmek, gaflet etmek, bir şeyi örtmek, nişan koymamak, birine ansızın gelmek, gafletini gözetlemek, aptal, bön, çabuk aldanan, eser ve imareti olmayan yer, gafil,
Bir şeye onu kirden koruyacak elbise giydirmek, Allah günahını cürmünü örtüp affetmek, bir işi ıslah etmek, kadının baş örtüsü, miğfer, dağın tepesi, elbise pürüzü, bulutun üzerinde bulut, seciye, haslet, af ve mağfiret, çokluk, fazlalık, esmadan, bağış,