BEHETE : بهت
Dehşete düşürmek, hayret ettirmek, bühtan etmek iftira etmek, şaşırtmak, yalan söylemek.
Dehşete düşürmek, hayret ettirmek, bühtan etmek iftira etmek, şaşırtmak, yalan söylemek.
Muhtaç olmak, yoksul olmak, kuvvetli şiddetli olmak, musibet, bela, iğrenmek ve üzülmek, meşakkat, kuvvet, güç, harp, şiddet, sıkıntı, felakete uğramış zavallı, talihsiz, bedbaht, ne kötü, ne fena, öne geçmek.
Gitmek, süratle gitmek, yer, mevki, mahal, parsel, arazi parçası, bölge, cilt alacalı olmak, bir şeyle yetinmek, serap, kurak ve kıtlık yıl, afet, musibet, uyanıklık, akıllı kişi, dikkatli kuş.
Devam etmek, sabit olmak, kalmak, baki kalmak, bakmak, gözetmek, acımak, merhamet etmek, kurtarmak, terk etmek, bırakmak, bir şeyden arta kalmak, fani olmayan, bakiye, süreklilik.
Doğuştan dili tutuk olmak, ahraz, aklının zayıflığından dolayı söz söyleyemez hale gelmek, cehaletten veya kasten konuşmamak, dilsiz.
Erken gelmek, öne geçmek, sabah, tan yeri, günün güneş doğuncaya kadar başlangıcı, çok ileri önce olmak, yeni bir şey ortaya koymak, icat etmek, turfanda meyve yemek, bakirelik, bekar, her şeyin evveli, benzeri olmamış iş, orijinal, makara, cemaat, vaktinden önce olan.
Ağlamak, hüzün veya elemden göz yaşı dökmek, ölüye mersiye yani ağıt yakmak, çok ağlayan, suyu az kuyu.
Denemek, tecrübe temek, eskimek, yıpranmak. musibet, imtihan, bela, gam ve hüzün, gözden kaybolmak, yok olmak, zeval bulmak, kötüleşmek. yıpranmak, çürüme, bozulma, dikkatli olmak. itina etmek, düşünceli olmak, bir şeyin farkına varmak.
Midesine indirmek, yutmak, yutturmak,başına ak düşmek, bir şeyi zorla yutmak, lavabo borusu, geriz, lağım, künk, obur kişi, bir içim su vs., değirmen taşının deliği, gırtlak.
Bir yerde yerleşmek, ikamet etmek, vatan edinmek, belde, geniş bölge, şehir, belediye, ahmak, bön, akılsız, aciz olmak, yerleşenlerin bayındır hale getirip sınırları belirlenen yer, ayın günlük menzillerinden her biri, iki kaş arasındaki açıklık/parlaklık , göğüs boşluğu, ciltte yara izi.