Okuyuş

Kelimeler

MELEHA : ملح

Bilinen şekilde tadı değişen ve donan sudur, tuzlu su, tuzlu balık, tuzlamak, güzeli yakışıklı/ şık olmak, latife, espri, hoşa gitme, güzellik, şıklık, zarafet, kibarlık, incelik, tuzluluk, ticari denizcilik, deniz nakliyeciliği.

MELEKA: ملق

Fakirlik, yoksulluk, bir şeyi mahvetmek, yıkamak, şiddetle yürümek, salıvermek, tutmamak, malı yok etmek yahut ifsat etmek, çok yaltaklanan , sevgisi samimi olmayan, elden kayıp gitmek, dua, yumuşak söz, seri çabuk olan.

MELEKE:ملك

Malik olmak, istila etmek hükmetmek, bir şeyi birine mülk eylemek, köle mülkiyeti, kendisinde tasarruf edebilecek şeyleri güç ile ele geçirmek, güç, sahip olmak, biri kendi nefsine hakim olmak, kendi kendini kontrol etmek, padişah, melik, malik, melek, melaike, meleke, kabiliyet, istidat, idare altında olan şey, imparatorluk, memleket

MELLE: مل

Usanmak, bıkmak, elbiseye ilk dikişi yapmak, teyellemek, süratle yürümek, millet, bir milletle milletlenmek,  bir şeyi beri öteye döndürüp çevirmek, ateşte pişirmek, şeriat, din, diyet, taife, çok işlek yol, sürme çekecek mil, çok binilmekten yorgun hayvan, Yardım, yardımcı, bir şey yapmak için uygun. Montaj. En fazla. "Gücünün en iyisini

MENÂ : منى

Takdir etmek, bir şeye muvaffak olmak, uygun olmak, bir şeyi dilemek, ummak, temenni etmek, arzu, ideal, ölüm, miktar , mesafe. Allah birini bir şey ile sınayıp  imtihan etmek, okumak

MENEA :منع

Mahrum etmek, alıkoymak,  önlemek, savmak, geri durmak, korumak, savunmak, kuvvetli ve şiddetli olmak, yapmaması için mücadele etmek, bir şeyin olması imkansız olmak. çok men eden, vermeyen, nehyetme, cimri.

MENNE: منن

Birine nimet vermek iyilik yapmak, bir iş birini zayıflatıp mecalsiz kılmak, bir şeyi kesmek, birinin yanındaki kıymetli şeye nail olmak, hesaplı ve belirli şey, kudret helvası, ihsan, kuvvet, nimet, çok başa kakan

MERACE : مرج

Düzensizlik, karışıklık, işleri birbirine karıştırmak, kaybetmek, sözünü esirgememek, belli bir kararda olmamak, insanlar karışmak, alev yükselmek, yüzük parmağı sıkmak, sıkıntılı iş, fitne, fesat, otlak, mera, çayır, davarı çayıra salıvermek,  küçük inci taneleri, mercan, havuz balığı

MERADE : مرد

Azıp hadde tecavüz etmek, parlatmak ve yumuşatmak, kesmek, isyan edip haddi aşmak, bir şeye devam edip onu huy edinmek, binayı yüksek yapmak, azgınlık , inat üzere olmak, bitki olmayan boş yer, kumluk, boyun, asi, sapkın.

MERAE:مرئ

Yemek yemek, havası güzel olmak, hoş kılmak, mürüvvetli olmak, insaniyetli, kişi, davranışlarında , konuşmalarında kadın gibi olmak, erkek,  zevce, eş, mert, yiğit; sıhhi, sağlığa elverişli, adam, kadın, ayna, mizaca uygun.