Okuyuş

Kelimeler

CEZÂ-CEZEYE: جزي

Yetmek, kifayet etmek, karşılığını vermek, yerini tutmak,sevap, ikap, ihtiyaç bırakmamak, mükafat vermek,ödemek, cezalandırmak,yerden alınan haraç azınlık vergisi, sıkarak alacağını istemek,  yeten ,kafi gelen.

CEZEA: جزع

Kesmek, genişliğine kesmek, ipi ortadan kesmek, kişiyi işinden aşından alıkoyan hüzün, hüzünlenmek, gelen şeye sabredemeyip telaşlanmak, umutsuz olmak, parça parça etmek, kırılmak, taksim etmek, vadi kıvrımı, vadinin ortası, geceden bir bölüm, ağaç topluluğu, hurma koruğu, az su kalmış havuz, alacalı.Kök. asıl; kütük, gövde, hurma gövdesi, devamlı olmayan, delikanlı, genç adam, yeni henüz başlayan, kameri ayın son üç gecesi, hurma ağcı, hurma ağcı dalı.

CEZEE: جزء

Parçalara bölmek, kısımlara bölmek, parça, cüz, bütününü tamamlayan parçalardan her biri, pay, kesir, bölüm, kifayet, vergi, ihsan, atiyye, bağlamak, düğümünü sağlam bağlamak, kanaat etmek, yetinmek, parmağa yüzük takmak,

CEZEVE : جذو

Alevli yanmadan sonra kalan korlaşmış odundur, alevli odun parçası, kor, köz, meşale, tüm takdirlik vasıfların kendisinde toplandığı adam, ayak üzerine dikilip sabit durmak, doğru ve dik olmak, büyük ağacın kökü, taşın altına direk koyarak taşı kaldırmak.

CEZEZE:جذذ

Kırmak, kesmek, süratli gitmek, meyvesini koparmak, aralıksız,altın parçacıkları,

DAÂ:دعا

Birini çağırmak, bir şeyin gelmesini istemek, davet, teşvik etmek, dua etmek, iddia etmek, binayı tamamen yıkmak, davete icabet etmek, desteklemek, takviye, gerektirmek, yemin , ziyafet, harp çığırtkanı, isimlendirilmek, kışkırtıcı, çağrışım, bir şey  ileri sürmek, iddia etmek, propaganda, harap, viran, yıkılacak gibi,  neredeyse çökecek, düşecek, eğik, meyilli, oğulluk, nesebi şüpheli, birine bir şeyi nispet etmek.

DAFEA : دفع

Kelimesi: Kuvvetle def edip itmek, uzaklaştırmak, izale etmek, reddetmek, sözü delillerle çürütmek, savunma, himaye etmek.

DAHAKE: ضحك

Gülmek, mutlu olmak, yol açık olmak, yerin bitkisi ve çiçeği çıkmak, alay etmek, acep, hayret, hurmanın tomurcuğu, gülünecek şey gülünç, komik, havuzu taşıncaya kadar doldurmak.

DALLE:ضل

Yoldan sapmak, yanılmak,  yolunu kaybetmek, haktan sapmak, hata etmek, zayi olmak, mahvolmak, bir şeyi yitirmek saptırmak, suyu salmak, batıl, sehven veya amden doğru yoldan çıkış, bilinçsiz yapılan davranış, şaşkınlık, kayıp, yitik, kaybolmak.

DÂME: دام

Bir şey devamlı ve karalı olmak, hareketli şey sakin olmak durmak, bir şeyi daimi eylemek, devamlı, ısrar etmek, sebat etmek, daimi, deniz.