VECESE : س جو
Gizli hafif ses, kulak kabartıp işitmeye çalışma, kaygı, tasa, tedirginlik, içine doğmak, önceden sezip tedirgin olmak, akla ilk gelen fısıltı, işittiği bir ses yahut kalbine gelen bir şeyden ürkmek- korkmak, zaman, dehir.
Gizli hafif ses, kulak kabartıp işitmeye çalışma, kaygı, tasa, tedirginlik, içine doğmak, önceden sezip tedirgin olmak, akla ilk gelen fısıltı, işittiği bir ses yahut kalbine gelen bir şeyden ürkmek- korkmak, zaman, dehir.
Sevmek, temenni etmek, arzu etmek, dilemek, muhabbet, dost, muhip, aşık, her şeye, sevgisi çok olan. sevgi gösterişmek, muhabbet, dost, muhip, seven, aşık.
Yağmur tanecikleri arasındaki su zerrecikleri, yağmur, sıcak havada görünen buhar, nem, yaklaşmak, alışmak, kılıç keskinleşmek, iki şey arasındaki engel, gözde bir çeşit ağrı ve kırmızı nokta, şiddetli yağmur, afet, felaket.
Akmak, suyun içinde aktığı yer, iki dağ arasındaki geçit, diyetini vermek, bir işi yaklaştırmak, helak olmak, alıp götürmek, öldürmek, vadi, dere, birinin hakkını ikrar etmek,
Terk etmek, depozit olarak bırakmak, sakin ve kararlı olmak, vedalaşmak, emaneti kabul etmek, düşmanlığı terk edip anlaşıp sulh yapmak, hedef, kabir,
Bir şeyden kurtulmak istemek, sığınmak, bir yere koşup sürat etmek, Allah’a rücu etmek, birini bir yeri sığınak edinmek, kurtulmak, sığınmak, selin biriktiği yer, gübre.
Devlet başkanlarına elçi göndermek, delegasyon, süratle gitmek, bir şeyi yükseltmek, kaldırmak, kalabalık olarak gelmek, hoşça ağırlanmak, huzuruna çıkmak, ziyaret etmek, temsilci göndermek, başına üşüşmek, heyet, temsilci gurup, delegeler, atanan elçi.
Muvafık uygun olmak, bir şey diğer şeye uygun olmak, birinin işi rast gelmek, anlamak, aralarını bulmak, dizip düzene koymak, mutabakat etmek, başarmak, anlaşma, ittifak, kontrat, muahede, görüş birliği, icma.
Tam ,eksiksiz şey, genişletip çoğaltmak, bollaştırmak, namusunu tam korumak, mal meta çok olmak, bir şeyi bol ve tamam kılmak, hakkını tam almak, zenginlik, çokluk, bolluk, dört dörtlük.
Sözünü vadini yerine getirmek, nezrini(adağını) yerine getirmek, bir şey tamam ve çok olmak, tam ölçmek, bir şeyin üzerine çıkmak, Allah birinin ruhunu kabzetmek, vefat ettirmek, müddeti tamamlamak, Fatiha suresi, sözünde duran, emin, muhlis, borcunu ödemeye gücü olan