SANEVE: صنو
Ağaç bir kökten çatal çıkarmak, kül, is, öz kardeş, ikiz, hurma ağacının bir kökten çıkan fidanlarının her çatalı, duvarı örülmemiş işlemeyen kuyu, amca, misli.
Ağaç bir kökten çatal çıkarmak, kül, is, öz kardeş, ikiz, hurma ağacının bir kökten çıkan fidanlarının her çatalı, duvarı örülmemiş işlemeyen kuyu, amca, misli.
Çok ses çıkarmak, meylettirmek, yaklaştırmak, varılacak yer,bir şeye suret vermek, resimlemek, vasfetmek, nitelemek, fotoğraf, sur, boynuz gibi borazan, şekil, kılıç, heykel, tasavvur etmek, hayal etmek, izah etmek, boynun bir yanı, nehrin kenarı, öküz sürüsü.
Peteğinden balı çıkarmak, hayvanı pazarda teşhir etmek, işaret etmek, yol göstermek, nasihat etmek, utandırmak, mahcup etmek, süslemek, bir şeyi el- göz vs ile belirleme, tayin etmek, ilmi, iktisadi ve siyasi konularda danışman, zinet, toplamak, çıkarmak, sergilemek, göstermek, , incelemek, danışmak, tartışmak, öğüt vermek, bilinmesini sağlamak, bildirmek, sipariş vermek, emretmek.*
Yükselerek sıçramak, bu kelime kızgınlık ve şarap içinde kullanılır, öfkelenmek, kızmak, sıçrayıp çıkmak, duvar vs.ye tırmanmak, kadın bilezik takmak, şarap vs.nin keskinliği şiddeti, sur, şehir hisarı, duvar, kitaptan bir bölüm, Kur ’anda süre, surun şehri kuşatması gibi surelerinde Kuran’ı kuşatmasından bu adı alır, derece, şeref, şan, nişan, yüksek ve güzel bina.
Yürümek, gezmek, gitmek, harekete başlamak, yönlendirmek, birinin izinde olmak, peşinden gitmek, söz vs. yayılmak, izlemek, uymak, söz vs.yi nakletmek, yaymak, yürütmek, seyrettirmek, sürgün etmek, hayat, davranış, durum, sünnet, sırret, otomobil, yolcu kafilesi, kervan.
Bir halden diğerine intikal etmek, eski haline dönmek, cahil öğrenmekle alim kılmak, bir işin encamı, akıbeti ve seren canı, varılacak yer, yarmak, yapmaya başlamak, bir şey olacak, yapacak duruma, noktaya gelmek, varmak, meydana gelmek, vuku bulmak, yer almak, kapı gıcırtısı, küçük balık, salamura, mülkiyetin, hakkın devri HUKUKEN
Bir şeyi çevirmek, bir halden başka hale çevirmek, döndürmek, işçiye yol vermek, harcamak, kelimeleri birbirinden çekim yapıp türetmek, açıklamak, beyan etmek, tekrar tekrar açıklamak, izah etmek, işe yön vermek, idare etmek, ayrılmak, vazgeçmek, terk etmek, sarraf, halis, sırf, kırmızı boya, kurşun, tecrübeli görmüş geçirmiş, tövbe, köpüğü durulan –sakinleşen süt.
Bir işi açıklamak, izhar etmek, halis ve safi olmak, bir şey aşikar olmak, açığa çıkmak, içindeki gizliyi açığa çıkarmak, gök delen, yüksek bina, köşk, halis.
Yeterince geniş, zorlanmadan aşılabilen bir yol. Bir yol , uzun kılınç. Ana cadde,Yol, cadde,
Bağırmak, seslenmek, rey vermek, oy atmak, meşhur namlı olmak, şöhret, yankı, gizlenerek ve siperlenerek gitmek