Okuyuş

Kelimeler

VESVESE : وسوس

Şeytan birinin kalbine kötülük getirmek, vesvese  vermek, gizli bir söz konuşmak, fısıltıyla söylemek, şüpheye düşmek, şek, sabit fikirlilik, melankoli, kara sevda.

VETEE : وطئ

Bir şeyin apaçık basık düz düzgün olmasıdır,   çiğnemek, basmak, binmek, bir şey hakkında birine muvafakat etmek, bir şeyi hazır amade kılmak, ayağıyla çiğnemek, yolcular, şilte, döşek, yakalama, baskı, sıkıştırma.

VETERA : وتر

Aralıklı fasılalı olarak yapmak, ard arda olmak, kesintisiz sürmek,  yinelenmek, kirişi bağlamak, yay kiriş, çalgı  teli, veter, kiriş, tenton, gerilmek, gerginleşmek, tek sayı, teki yalnız  ayrı olarak, peş peşe, ardarda, hal, tavır, süreç, prosedür, işleyiş, tarz, stil, sıklık, devamlılık, frekans ELK

VEYELE: ويل

Birine yazıklar olsun, helak olsun demek, yok olasıca, başa gelen felaket, keder, bela, vay, yazık, rezillik, rüsvaylık, afet, felaket, musibet

VEZARA: وزر

Bir şeyi yüklenmek, ağır yük yüklenmek, günah işlemek, vezir olmak, bir şeyi alıp götürmek, sarp dağ, sığınak, silah, zor iş, tasa, teşbih yoluyla günah, sorumluluk, mesuliyet, bir şeyin  sorumlusu yapmak, yardımcı olmak, destek vermek, savaşı sona erdirmek, bakan olarak atanmak,  bakanlık ile ilgili, bakanlık düzeyinde.

VEZEA : وزع

Sevk etmek, büyük kalabalık olmasına rağmen başı, sonunu bekleyen/gözeten topluluk demektir, askerleri harp düzenine sokmak, teşvik etmek, aralarını ıslah etmek, alıştırmak düşkün yapmak, Allah’tan ilham niyaz etmek, dağıtmak, paylaştırmak, tevzi etmek, paylaşmak, pay olarak vermek, gruplar, topluluklar, kalabalıklar, milli zenginlik dağılımı, paylaşımı, iş bölümü.

VEZENE: وزن

Bir şeyi tartmak, ağırlığını anlamak için kaldırmak,  vezne uygun şiir yazmak, iki şey arasını eşitlemek, denklemek, karşı karşıya olmak, ödüllendirmek, bir hizaya getirmek, miktar, terazi, tartmada konulan gramlar, adalet, barometre, şakul vs., insanın akıl ve endişesi, dağın yamacı.

VEZERA:وذر

Terk etmek, kesmek. ilgilenmedi, bırakmak, alakayı kesti, ince ince doğramak, yarıda kesmek, ortada bırakmak

YEBESE: ىبس

Yaşken kurumak, kuru, susmak, birine şiddetle muamele etmek, hayırsız adam veya kadın, gam hüzün, yetim olamak, yalnız kalmak, ihtiyaç, gam, hüzün, gevşeklik, zayıflık.

YEDEYE : ىدى

Eline dokunmak, el, ele ait, el yapısı, el ile yapılan, işleyen, çalışan, önünde, fayda, yarar, menfaat, kabiliyet, yeterlilik, nüfuz, güç, otorite, yardım, destek, sahiplik öncesinde, saltanat, kontrol, mülkiyet, kudret, topluluk, önder, güçlülerin arasında, kuşun kanadı, ihsan, nimet, yol.