SOFRA
Gökten bir sofra indi üzerimize. Acısıyla tatlısıyla bizi doyurup mutlu edecek her türlü nimet var üzerinde. En güzeli, en lezizi , en doyurucusu “SÖZ” dü. Değerini sunuyor bize çeşitli yönlerde takdim ederek. Hani her an rasgele düşünmeden tartmadan nereye gidecek kimi kıracak bize neler yükleyecek diye düşünmeden ağzımızdan çıkıveren sözler. Sözlere “ukud” der düğümlere de aynı ad verildiğini hatırlatarak, düğüm,,, sıkı sıkı bağlanmış kolay kolay açılmaz. Ağzımızdan bazen düşünmeden söylediğimiz. Kazara çıkıveren sözlerde öyle değil mi? Karşı tarafı öyle yaralar öyle düğümler atar ki gönüllere kolay kolay çözülmez.
“misak”der verilen sözlere, sevdiklerimize, çocuklarımıza.ve. En çok tutamadığımız sözleri kendimize veririz. En değerlilerimize. Tutamaz geçiştiririz. Ama geçmez yara bırakır, güven sarsar. Ağzımızdan çıkan hiç bir kelimenin boşa çıkmamasının gerekliliğini anlatıyor bize. Hani dünyanın bir bölgesinde insanlar bolluk içinde yaşar obez olurlar. bolluk içinde yaşar çeşit fazladır beğenmez at çöpe. Diğer bir bölgesinde çöpe atılanı bile bulamayan açlıktan perişan insanlar. Sözü bulamayan var mı? Yok tabi … kullanım önemli. “SÖZ”le “YEMEK” karşılaştırılır mı? Elbette neden mi? Biri karnı doyurur. Biri ruhu. Mideye ne verirsen doyar. Ya ruh hiç düşünmediğimiz önemsemediğim ruh yapımız. Ruh yani duygular yara aldı mı… doyurulmadı mı .. bir ömür boyu onarılmaz, tedavi edilemez.
DUA VE SELAM İLE
HANİFE GÜNDAĞ
Önceki Sonraki