Okuyuş

MUCİZE

MUCİZE

Mucize, tabiat kanunlarına aykırı, muhatabına acziyetini hissettirecek olağanüstü olaylar olarak tanımlanıyor. Mucize el-kitab, mucize kul değil mi?

Hani mucizeleri gerçekleştirmeye yalnızca Allah’ın gücü yeterdi.. Hani Allah’ın bizim ibadetimize, şunumuza bunumuza ihtiyacı yoktu  da, bizim sadece ve sadece ona ihtiyacımız vardı.. Madem ihtiyaç sahibi acizin tekiyiz, her tarafından cahillik akan bu beyhude bekleyiş yani mucize; aynı zamanda bunu da isterim, şunu da isterim cüretinde bir hadsizlik değil mi?

Mucize, yaşamını sıradanlığın girdabına kaptırmış olanların gönülsüz çırpınışları değil mi..? Var olanın yani uzakta değil gözümüzün önünde olanın, Rabbimizin hangi  kanunu gereği ortaya çıktığına dair biraz dahi olsa düşünmektense, “seyr” etmektense; üzerini örtmek bedavacılık değil mi?

El- kitap meydan okuyor; gökyüzüne merdiven dayayıp çıkamadın bari bir tırtıl yap, tırtılı da kelebek yap bakalım…

Beni kelebeğe dönüştürecek şey neyse, o bende saklı.. Nasıl ki hangi kanalı “dinlemek” istiyorsan radyonu o kanala ayarlarsın …  aynılarını dinler, dinledikçe uyarsın.. uydukça kelebek olursun… kelebek, kelebeğin dilinden anlar..  yapay kanat takan tırtıllarla da aynı vadide uçamazsın .. Simdi düşün; mucize tırtılın kelebeğe dönüşmesinde mi, yoksa kelebekten önceki sade halinde mi? Ay’da mı, el’de mi… ? Elden başka bir şey gelmiyor.. Selamlar

 

SEDAT ÖZDEMİR

Önceki Sonraki