Okuyuş

MODEL OLARAK İBRAHİM

MODEL OLARAK İBRAHİM

KENDİN OLABİLMEK

Büyük bir şaşaanın, debdebenin içinde, kendisini küfürle sarıp sarmalayan güçlü, kuvvetli babanın yanında. Gerçeği hakkı arayabilmek. İçindeki elçiye kulak verip bir arayış içine girmek. Bir arayış ki! Bin parçalı bir pazılın içinde odak noktayı belirleyen tek parçayı bulabilmek.

Arayış önce çoklukta bir parıltı, bir yıldız… Bu kadar kalabalık ortak bir doğruyu bulmuştur elbet diye düşünerek. Düşünmez miyiz? Çoğunluk yapıyorsa bir doğruluk vardır diye. “ Herkes öyle söylüyor, öyle yapıyor” diye. İbrahim de önce çoklukta aramış gerçeği, gerçek gücü. Ama yok, çoğunlukta topluca batıyor. Dağda otlayan koyun sürüsü gibi… Ot bol! Hepsi eğmiş başını otlarla beslenirken öndeki öyle meşgul ki; farkında olmadan düşüveriyor ününde ki uçuruma . Ardından başları önlerinde seslere kulak vermeyen diğer tüm sürü. Bir İbrahim kaldırıyor başını, dönüyor uçurumdan!

Arayış sonra duygusal tatminlere kayıyor… Biraz daha büyük, daha parlak çekim güç var: “Met- cezir”. İyilikler, yardımlar, insan hakları, kadın hakları, hayvanları koruma, korumalar. Bir yasaya bir temele dayanmıyorsa batmaya, yıkılmaya mahkûm. Gösterişli ama temelsiz yapılan bir bina gibi. En küçük bir sarsıntıda yerle bir oluyor, batıyor.

Yeni bir arayış! Daha büyük olmalı bir temele dayanmalı: Güneş, daha büyük daha parlak. Öyle aydınlatıyor ki! İnsanın içindeki elçi gibi. Işığı, ısısı dünyanın her bir noktasına ulaşıyor.   Ulaşıyor ulaşmasına da, biz kapatmazsak , kalın duvarlar örüp, kalın perdeler arkasına geçmezsek ulaşıyor. Yaptığımız küçük büyük her yanlışa içimizdeki elçi bu yanlış demiyor mu? Dinlemediğimiz, susturduğumuz zaman cılız kalıyor ve zamanla kayboluyor uyarmaz oluyor.

İçimizdeki elçiye yanlışı fark etme, itiraz etme gücünü veren gerçek güç! İşte İbrahim o gücü arıyor. O gücü buluyor. Aradığı için buluyor. Ya biz hangi noktadayız? İbrahim olmak yolunda ne yapıyoruz? “Ben İbrahim’im” diyebiliyor muyuz? Çokluklar içinde kayboluyor duygusal gel-gitlerle vakit mi harcıyoruz? Yoksa gerçek güce yaklaşmış, yakınlaşmışken; bu kadar yeter deyip güneşin ışığında mayışıp kalıyor muyuz?

 

HANİFE GÜNDAĞ

Önceki Sonraki