Okuyuş

ENAM & NİMETLER

ENAM & NİMETLER

10.01.2020

Nimetler yaratılmayla başlıyor. Enam suresi, 4. ayette “Allah insanı nutfeden yarattı. Birden o konuşkan bir karşı koyucu olup çıkıverdi.” Yaratan yarattığını böyle tanımlıyor.  Biz ise özümüze,  nasıl yaratıldığımıza, şu an hangi hâlde, hangi yaşam biçiminde olduğumuza bakmadan sanki her şey elimizdeymiş gibi yaşıyoruz.

                Öncelikle “Niçin bu dünyaya geldik? Yaşam amacımız nedir?”  sorularını kendimize sormamız gerekiyor. Gerekiyor ki yaşam gayemizin bir anlamı olsun. Bir gayemiz olmazsa bir değerimiz de olmaz.

     Kişi kendini değiştirmezse Allah ondaki durumu değiştirmez. Dolayısıyla sürekli şikâyet eden ve hiçbir ilerleme getiremeyen bir durumda yaşar gideriz. Rad suresi, 11. ayette “…Bir millet kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez.” diyor âlemlerin Rabb’i.

                Allah bizden farkındalık istiyor. Bana “Kendine bak, yaradılışına bak, konuşkan bir karşı koyucu olmadan önce bir düşün. Özüne dön.“ diyor.   Beni bir nutfeden belli belirsiz bir etten, hiçbir şeyden haberi olmayan bir damla sudan yarattı. Benim bu yaradılışta hiçbir etkim, söz hakkım yok. Seçim hakkım yok. Hangi ailede hangi ortamda dünyaya gelmek istediğimi seçmedim.  Düşünüyorum, kulağımdaki minicik bir kemiğin veya sıvının yerinden hafifçe bir oynaması hâlinde dünyam tersine döner. Ayakta duramam. Dengem kaybolur, psikolojim çöker. Onları orada dengede tutan ben miyim? Dengede dursunlar diye özel olarak yaptığım bir şey var mı?  Veya beynimdeki milyarlarca sinir ağından bir tanesi tıkansa felç olurum. O sinirin tıkanmama garantisi benim elimde mi?

                Rahman suresinde tam  31 ayet , 31 kere “Bu böyle iken, Rabb’inizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?” diye hatırlatıyor Rabb’imiz, yaratıcımız.  Bu hatırlatmayla kendimize gelelim. Allah’ın bizim için yarattığı nimetlerin farkında yaşayalım.  Bize verilenlerin sınırsız ve süresiz olmadığını bilelim.  Bilelim ki Allah’la güvene/takvaya  girelim. Yaşadığımız ortamın gücümüz ölçüsünde kıymetini bilelim.  Bir bozukluk varsa düzeltelim. Biz gayret ettikçe mutlaka Allah yolumuzu açacaktır.

                Enam suresi, 41. ayette “Kendilerine zulmedildikten sonra Allah uğrunda göç edenleri, dünyada güzelce yerleştireceğiz, (onlara vereceğimiz) ahiret /gelecekteki mükafatı ise daha büyüktür. Keşke bilseler!” Biz yeter ki hicreti göze alabilelim. Ortama ayak uydurmak için değerlerimizden vazgeçmek yerine ortamı düzeltebiliyorsak. Doğruyu ortaya koyup düzeltmeye çalışmalıyız.   Böyle bir imkânımız yoksa da düzeltemiyorsak oradan uzaklaşmalıyız ki hicreti elde edelim. Rabb’imiz de bize daha iyisini daha güzelini versin. Bunu göze alamazsak bizi biz yapan değerleri kaybeder, kendimizle çatışır yani beynimizde bir şirk oluştururuz. Bu da vücudumuzun bir yerlerinde hastalık olarak ortaya çıkar. Bu hastalıkla da kendimizi tamamen bırakır, ölü bir hayatı dirilik zannederek yaşamaya çalışırız.

Önceki Sonraki