Okuyuş

İBRAHİM SURESİ : 22. AYET

İBRAHİM SURESİ : 22. AYET

وَقَالَ الشَّيْطَانُ لَمَّا قُضِيَ الْأَمْرُ إِنَّ اللَّهَ وَعَدَكُمْ وَعْدَ الْحَقِّ وَوَعَدْتُكُمْ فَأَخْلَفْتُكُمْ ۖ وَمَا كَانَ لِيَ عَلَيْكُمْ مِنْ سُلْطَانٍ إِلَّا أَنْ دَعَوْتُكُمْ فَاسْتَجَبْتُمْ لِي ۖ فَلَا تَلُومُونِي وَلُومُوا أَنْفُسَكُمْ ۖ مَا أَنَا بِمُصْرِخِكُمْ وَمَا أَنْتُمْ بِمُصْرِخِيَّ ۖ إِنِّي كَفَرْتُ بِمَا أَشْرَكْتُمُونِ مِنْ قَبْلُ ۗ إِنَّ الظَّالِمِينَ لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ

İş bitirildikten sonra şeytan  şöyle dedi: "Allah size gerçek vadetti, ben de size vadettim ama ben sözümden caydım! Benim sizi zorlayacak bir gücüm yoktu. Sadece sizi davet ettim. Siz de benim davetime koştunuz/ icabet ettiniz. O halde beni kınamayın, kendi kendinizi kınayın/sorumlu tutun! Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Ben, önceden beni ortak koşmanızı da tanımamıştım zaten. Doğrusu zalimler için acı bir azap vardır!",

Kelime Açıklamaları

HALEFE: خلف

Arkasında olmak, birinden sonra gelmek, sonra yaşamak, geriye kalmak, halife olmak, yemek vs.nin tadı kokusu değişik olmak, vadini yapmamak, caymak, muhalefet etmek, ihtilaf,  birinin yerine vekil edinmek, sırt, arka, sona kalan, artakalan,  değişik şey, muhtelif, çeşitli

KAZÂ: قضي

Hacetini gidermek, borcunu ödemek, işi bitirmek, tamamlamak, tebliğ etmek, yerine ulaştırmak,  sağlam bir şekilde yapmak, beyan etmek, bildirmek, emretmek, kadı,  hakim, infaz etmek, ölüm, mahkeme, hüküm, muhakeme etmek, bitmek, sona ermek, sulh etmek, anlaşmak

SELATA:سلط

Hakimiyet ve kudret vermek, , yetki, musallat etmek, birini bir şeye tahrik etmek, teşvik etmek, hükmü altına almak, yönetmek, padişah, sultan, hüccet, vali, burhan, delil

CÂBE: جاب

Kuş yere süratle düşmek,  kayayı delmek, sualine cevap vermek,karşılık vermek, kabul etmek, ihtiyacını isteğini karşılamak, karşılıklı sorulara cevap vermek, karanlık kaybolmak, duasını kabul edip hacetini gidermek, cevap.

DAÂ:دعا

Birini çağırmak, bir şeyin gelmesini istemek, davet, teşvik etmek, dua etmek, iddia etmek, binayı tamamen yıkmak, davete icabet etmek, desteklemek, takviye, gerektirmek, yemin , ziyafet, harp çığırtkanı, kışkırtıcı, çağrışım, zayıf, harap, viran, yıkılacak gibi; neredeyse çökecek) düşecek, eğik, meyilli.

ŞETANE:شطن

Hayvanı uzun iple bağlamak, muhalefet edip uzaklaştırmak, hak vs. uzak olmak, şeytanlaşmak,  hayvan bağlanan yada kuyudan su çekilen uzun ip, derin kuyu, azgın şerir kimse, bir çeşit pis yılan, susuzluk, şeytan.

LÂME: لام

Kınamak ,azarlamak, pek ayıplamak, bir şeyi bekleyip durmak duraklamak,  ayıplanacak iş işlemek, kınanmaya müstehak olmak, misafire ikram etmemek.

SARAHA:صرخ

Bir işi açıklamak, izhar etmek, halis ve safi olmak, bir şey aşikar olmak, açığa çıkmak, içindeki gizliyi açığa çıkarmak, gök delen, yüksek bina, köşk, halis.

Önceki Sonraki

Yorum Yapınız

Güvenli Kodu : Güvenlik Kodu