06.01.2018
وَإِذَا مَسَّ الإِنسَانَ الضُّرُّ دَعَانَا لِجَنبِهِ أَوْ قَاعِدًا أَوْ قَآئِمًا فَلَمَّا كَشَفْنَا عَنْهُ ضُرَّهُ مَرَّ كَأَن لَّمْ يَدْعُنَا إِلَى ضُرٍّ مَّسَّهُ كَذَلِكَ زُيِّنَ لِلْمُسْرِفِينَ مَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ ﴿١٢
İnsana bir zarar dokunduğu zaman, yanı üzere, oturarak, ayakta bizi çağırır/dava edinir. Ne zaman ondan o zararı açtık/kaldırdık, sanki ona zarar dokunduğu zaman dua etmemiş gibi geçer gider. İşte müsriflere yapmakta oldukları şeyler güzel gösterildi.
Kelime Açıklamaları
CENEBE :جنب
Uzaklaştırmak, itmek, ters çevirmek, özlemek, meyletmek, bir şeyden uzak olmak, kaçınmak, çekinmek, yabancı, ecnebi, boyun eğmeyen, taraf, yan, etraf, cihet. bir şeyin sağ veya sol tarafı, Cünüplük, cenabet , bir şeyin çoğu, karşılığı, insanın yanı/ sağı/ solu.
MERRA: مر
Zaman vs. geçmek, gitmek, yürümek, bir yeri, ülkeyi bir başlan bir başa geçmek, katetmek, uğramak, acı olmak, acıtmak, devam etmek, ipi bükmek, bir minval üzere yürüyüp gitmek, kere, defa, zaman zaman, akıl, asalet, kuvvet, azim, şiddet, pasaport, pasaj, devamlı, bir şeyi yüklenip götürmeye güç yetmek
SERAFE : سرف
Yaprak kurdu ağacın yaprağını yemek, gaflete düşmek, aldatmak, hata etmek, yanılmak, haddi aşmak, aklı kıt kimse, şiddetli ve büyük şey, tiryakilik, sarf etmek, harcamak, israf, müsrif, gereğinden çok harcamak/kullanmak.
Önceki
Sonraki