Okuyuş

RAD SURESİ 17 AYET

RAD SURESİ 17 AYET

17.03.2019

 اَنْزَلَ مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً فَسَالَتْ اَوْدِيَةٌ بِقَدَرِهَا فَاحْتَمَلَ السَّيْلُ زَبَدًا رَابِيًاۜ وَمِمَّا يُوقِدُونَ عَلَيْهِ فِي النَّارِ ابْتِغَٓاءَ حِلْيَةٍ اَوْ مَتَاعٍ زَبَدٌ مِثْلُهُۜ كَذٰلِكَ يَضْرِبُ اللّٰهُ الْحَقَّ وَالْبَاطِلَۜ فَاَمَّا الزَّبَدُ فَيَذْهَبُ جُفَٓاءًۚ وَاَمَّا مَا يَنْفَعُ النَّاسَ فَيَمْكُثُ فِي الْاَرْضِۜ كَذٰلِكَ يَضْرِبُ اللّٰهُ الْاَمْثَالَۜ ﴿17﴾

Gökten bir su indirdi de dereler kendi ölçüsünce çağlayıp aktı. Sel üste çıkan köpüğü taşıdı. Süs, yahut eşya yapmak için ateşte yakıp erittikleri madenlerden de bunun gibi bir köpük vardır. Allah, hak ve batılı böyle benzetme ile anlatır. Köpük yok olup gider. İnsanlara yararlı olan ise yeryüzünde kalır. İşte Allah, böyle güzel meseller verir.

Kelime Açıklamaları

HAMELE: حمل

Harpte düşmana hücum etmek, kefil olmak, hamile, hamal, taşımak , sabretmek, yük, takat getiremeyeceğini yüklemek, zulmetmek, güvenmek, itimat etmek, tahammül etmek, göç, selin getirdiği çer çöp, ağacın kökü, damarı, kapasitesi, dayanılmaz, çekilmez.

KADERA: قدر

Bir şeye güç yetirip  kadir olmak, bir şeyi planlamak, ikdidar sahibi olmak, hazırlamak, muktedir kılmak kıyaslamak, miktar, ölçü, hüküm, kader, takdir, tazyik etmek, sıkıştırmak, miktarı tayin etmek, tahmin etmek, miktar, meblağ, şeref ve hürmet, kader, ölçü, kaza, kuvvet, zenginlik.

BETALE:بطل

Boşa gitmek, batıl, fasit olmak, hükmü düşmek, bozup lağvetmek, ibtal etmek, beyhude, faydasız, hak zıttı.

SEYELE: سيل

Akmak, fışkırmak, taşmak, akıtmak, eritmek, demirin ucunu sivriltmek, sel, çok yağmur, su yolu, areometre(sıvı basınç ölçeği).

VEDEYE: ودى

Akmak, suyun içinde aktığı yer, iki dağ arasındaki geçit,  diyetini vermek, bir işi yaklaştırmak, helak olmak, alıp götürmek, öldürmek, vadi, dere, birinin hakkını ikrar etmek,

ZEBEDE: زبد

Süt kabını yağ çıksın diye çalkalamak, tereyağı, bir şey köpüklenmek, ağaç beyaz çiçek açmak, öfkelenmek öfkesi alevlenmek, süt köpürmek, avurdu köpüklenmek, bir şeyi yutmak, yayık, hediye, bahşiş, bir şeyin hülasası özü, köpük.

RABÂ -RABEVE:ربا

Yetişmek, yetişip büyümek, bir şeyi çoğaltıp artırmak, tepe, yüksek yere tepeye çıkmak, yükselmek, üste çıkmak, nefes darlığı olmak, bir şey şişip kabarmak, fazlalık. 

VEKADE: وقد

Bir şey parlamak, ateş tutuşmak, ateşi tutuşturup yakmak, soba, ocak, fırın, çakmak, yakıt, yakılacak şey, ateşi çabuk tutuşturacak şey. parlak zekalı kuvvetli adam.

HELEYE:حلي

Bir şey tatlı şirin olmak, meyve güzel olmak, yemek vs.yi lezzetlendirmek tatlılaştırmak,  helva, ziynet, süs, yaradılış, sıfat, şekil, süslenmek, bezenmek, ziynet takmak, fazilette muttasıf olmak, bir şeyi tatlı hoş bulmak, kendinde olmayanla övünmek.

CEFEE: جفئ

Tencere meyledip içindekiler dökülmek, kapıyı örtüp kapatmak, yabana atmak, elden bırakmak, bir yerin hayır ve menfaati yok olmak, yere yıkmak sermek, su veya kaynayan tencerenin köpüğü, sel suyu üzerinde köpükle karışık silinti süprüntü, batıl, faydasız, boş gemi, köpüğe gelince atılır gider, alıkoymak, hapsetmek, sebze ot vs.yi kökünden koparmak, hayrı gitmek.

MEKESE: مكث

Bir yerde durup eğlenmek beklemek, bir şeyi gözetip beklemek, yavaşlıkla davranıp aceleye gelmemek, ağır ağır, bir yerde ikamet etmek, kalmak.

Önceki Sonraki

Yorum Yapınız

Güvenli Kodu : Güvenlik Kodu