Okuyuş

TEVBE SURESİ 100. AYET

TEVBE SURESİ 100. AYET

11.11.2017

 وَالسَّابِقُونَ الْاَوَّلُونَ مِنَ الْمُهَاجِر۪ينَ وَالْاَنْصَارِ وَالَّذ۪ينَ اتَّبَعُوهُمْ بِاِحْسَانٍۙ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ وَاَعَدَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي تَحْتَهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَٓا اَبَدًاۜ ذٰلِكَ الْفَوْزُ الْعَظ۪يمُ ﴿100﴾

 Hicret eden ve yardım edenlerden  ilk yarışanlar ve ihsanla  onlara tabi olanlar, Allah onlardan razı oldu. Onlar da ondan razı oldular. Allah onlara tahtında nehirler cereyan eden cennetler hazırladı. Orada devamlıdırlar, ebedidirler. İşte büyük kurtuluş budur.

Kelime Açıklamaları

SEBEKA: سبق

Birinin ilerisine geçmek, geride bırakmak, galebe etmek, kerem yönünden üstün olmak, bir işe doğru koşmak, yarışmak, koşuşmak, mücadele etmek, öncelik, hayırda önde giden, geçmek, önüne geçmek, vaktinden zamanından önce yapmak  ya da vermek, önce gelen, daha önceki, daha eski olan,  geride/arkada bırakmak, daha önceden mahkum (olmuş) olmak, hüküm giymek, sabıkalı olmak.

HECERA: هجر

Kesmek, dostluğu ve ülfeti  kesmek, bir işte erken davranmak, ülkesinden ayrılmak, göçmek, terk edip gitmek, hicret, muhacir,  gündüzün ortası, öğle sıcağı, bir yeri süratle terk etmek, bırakmak, saçmalamak, abuk sabuk konuşmak, müstehcen/ açık saçık söz, ifade, insanın bedenle dille veya kalple başkasından ayrılması, şehvetleri kötü ahlakı ve günahları hayatından uzaklaştırmak, tam ve kamil olmak, güzel ve kerim olan şey, bir yerden diğer yere göç , hicri takvim, terkedilmiş, metruk, bırakılmış, yalnız, tek başına olan; [artık] kullanılmayan

NASARA: نصر

Düşmana karşı yardım etmek, zalime karşı gelmek, birbirini kollamak, yardım, Nusret, Hristiyan, destek, arka çıkma, zafer, galibiyet, destek veren, kollayan, yardım eden, müttefik, taraflar, yandaş, partizan, veli, hami, Hıristiyanlaştırma, vaftiz töreni.

TEHATE: تحت

Alt, aşağı, altında, bir şeyi kımıldatmak, hareket ettirmek, ayak sesi, el altından. 

NEHERA: نهر

Dilenciyi azarlayıp kovmak, sert bir şekilde azarlamak, kuvvetle akmak, su akıp kendine yol açmak, kaynayan suyun mecrası, ırmak, nehir, bulut, gündüz, gün, sütun, genişlik, bolluk, çok anlamında.

EBEDE: ابد

Bölünmeden sürüp giden zaman süresi, daima, ebediyen, her zaman, içinde sonsuz ve temelli, insanlara yabancılaşmak, vahşileşmek, kadim, ezeli.

Önceki Sonraki

Yorum Yapınız

Güvenli Kodu : Güvenlik Kodu