Kelime Açıklamaları
ZÂLE:زال
Gitmek, helak olmak, uzaklaşmak, yer değiştirmek, bir şeyden ayrı olmak, zail kılmak, zevalini gözetmek, zail olucu çabuk gelip geçici, bir şeyden ayrılmak, vazgeçmek, bırakmak, görünmemek, gözden kaybolmak, sona ermek, bitmek, dinmek, giderek yok olmak, batmak.
SÂRA-SEYERA:سار
Yürümek, gezmek, gitmek, harekete başlamak, yönlendirmek, birinin izinde olmak, peşinden gitmek, söz vs. yayılmak, izlemek, uymak, söz vs.yi nakletmek, yaymak, yürütmek, seyrettirmek, sürgün etmek, hayat, davranış, durum, sünnet, sırret, otomobil, yolcu kafilesi, kervan.
GATAA :قطع
Kesmek, birbirinden ayırmak, terk etmek, arkadaşlığı bırakmak, birini delil ve burhan ile susturmak ,küsmek alakasını kesmek, geceden bir kesit, son hudut, sesi kesilmiş adam, meyveyi devşirmek, sıla-i rahimi terk etmek, nehir kurumak, aralarındaki sevgi ve dostluk bağının kesildiğini gösteren nişane
SÂBE:صاب
Ok hedefe isabet etmek, yağmur çok yağmak, doğru bir iş işlemek veya doğru söz söylemek, göndermek, salmak, hatayı düzeltmek, doğruluk. yüksek yerden aşağıya doğru ağıp inmek, isabet etmek , erişmek, dokunmak, üzerine afet musibet gelmek, yağmurlu bulut, şiddetle dökülen yağmur, kötülük etmek.
YEESE:يءس
Ümit kesmek, ümitsiz olmak, anlamak, bilmek, dişinin doğurganlığının bitip kısırlaşması, kısır, buhranlı yaş devresi.
SANEA: صنع
İşlemek, güzel işlemek, iş yapmak, işinde mahir, meslek, sanat, sanatçı, zanaat, sentetik, endüstriyel, ihsan, hayır, davet, ziyafet.üretim, fabrika, atölye. sanayileştirmek, insan yetiştirmek, terbiye etmek,, kale, köşk, saray vs yapı, muhkem yapı
CEBELE:جبل
Allah mahlukatı yaratmak, bir tabiatla huyla huylandırmak, zorlamak, bağlamak, kalın ve iri olmak, dağ, insan topluluğu, dağa varmak, kuvvet, tabiat, ümmet, nesil, kurak sene, asıl, çokluk.
KARAA: قرع
Bir şeyle bir şeyi vurmak, çarpmak, tokmak veya kamçı ile vurmak, kapıyı çalmak, vurmak, yukarı çekip durdurmak, ansızın gelmek,bela, kura çekmek, seçmek, haktan imtina etmek, yüz çevirmek, kellik, kıyamet, musibet, bitkisiz arazi, efendi.
HALELE:خلل
Bir şeyi delip öbür tarafına işletmek, muhtaç olmak, malı gitmek, bir şeyde gedik olmak, tahsis etmek, bir yeri yahut bir şeyi terk edip gitmek,iki şey arasındaki boşluk, iki şeyin arasını genişletmek, zayıflamak, düzen bozulmak, nüfuz etmek, topluluğun aralığına girmek, konmak, inmek, buluttan yağmur çıkan yer, fesat karışmayan dostluk, ekşime, turşu, fakir.