Kelime Açıklamaları
TAMENE: طمن
Sarsıntıdan-endişeden sonra sükûna ermek, bir şeyi kararlaştırıp oturaklı kılmak, teskin etmek, mustarip ve rahatsız iken sakinleşmek, uslu, emniyet, selamet, güven, itimat, mutmain, tatmin, eski yaptığını terk etmek, düz basık arazi
MESELE:مثل
Ayak üzerinde dikilip durmak, yerinden ayrılmak, benzemek, bir şeyi bir şeye benzetmek, izinde yolunda olmak, nazir, denk, karşılaştırmak, göstermek, misli gibi, misilleme, temsil etmek, piyes vs.yi oynamak, aktör, Bir şey kurmak, bir şeyleri taklit etmek, bir atasözü uygulamak, iyileşme, bir emre uyma, itaat etmek, yolundan gitmek, heykel, faziletli olmak, idealist, sıfat, (darbı mesel) benzerlik, benzerlik veya eşdeğer olma.
HÂFE:خاف
Korkmak, endişe etmek, uyanık, ihtiyatlı olmak, bilmek, yol tehlikeli olmak, gürültü, savaş, tehlikeli yerler, ürkmek, çekinmek, günahtan uzak durmak, Allah’ın emrettiklerini tercih edip yerine getirmek, çekinmek, bir şeyi azar azar eksiltmek, kıtal, tehlikeli yollar, dehşete düşmek, korkuyu başkasına geçirmek, azalan ya da azını alıp götürmek, küçükten küçüğünü bir şeyden almak, bir şeyin yanından almak, katletmek ya da savaşmaktan korkmak. hoşlanılmayan bir durumun başa gelmesinden veya arzulanan bir şeyin elde edilememesinden duyulan kaygı ve korku.
ZÂKA:ذاق
Tatmak, tadına bakmak, denemek, hissetmek, tutmak
SANEA: صنع
İşlemek, güzel işlemek, iş yapmak, işinde mahir, meslek, sanat, sanatçı, zanaat, sentetik, endüstriyel, ihsan, hayır, davet, ziyafet.üretim, fabrika, atölye. sanayileştirmek, insan yetiştirmek, terbiye etmek,, kale, köşk, saray vs yapı, muhkem yapı
EMENE: امن
Korkusuz ve asude olmak, emin olmak, güvenli olmak, mü’min, iman eden, birine bir hususta itimat etmek, güvenmek, inanılır mutemet olmak, boyun eğmek, itaat etmek, temin etmek, emanet, himaye etmesini istemek, bir şeyi koruyup kollayan, itimatlı, kafirin karşıtı.
KARAYE: قرى
Dişi apse yapıp avurdu şişmek, toplamak, biriktirmek, misafiri ağırlamak, bir şeye sarılıp üzerinde durmak, bir işin ardına düşüp araştırmak, insanlarla dolu yer,ülke,kent,şehir, köy, köylü, Mekke ve taif, sırt, yüksek tepe başı, su toplana havuz, adet, töre.
DARABE: ضرب
Vurmak, bir şeyi diğer bir şeye vurmak, bir kimseyi salıvermeyip tutmak, mühürlemek, şekil, çarpma, vurma, darbı mesel, anlatım, misal, gaza ticaret vs. için diyardan çıkıp gitmek, geçip gitmek, ifsat etmek, çalkanmak, eliyle işaret etmek, aralarını bozmak, yeryüzünde yürümek ayağı yere vurmak, yolculuk, nefesli çalgı çalmak.
LEBİSE: لبس
Bir işi şüpheli içinden çıkılmaz hale koymak için karıştırmak, gecikmeden yapmak, elbise giymek, sineye çekmek, bir şey, bir şeyi örtmek bürümek, bulamak, elbise, iman, haya yahut ameli salih, zırh, gece, müphem
CÂA-CEVEA : جاع
Acıkmak, iştahı olmak, özlemek, tenha, ıssız çöl, aç kalmak, kıtlık, aç
RAĞADE: رغد
Yaşam bol ve dirlikli olmak, geniş konforlu yaşam, uykudan uyuşukluktan uyanmak, çokluk, bolluk, rahatlık üzere olan yaşam, bahçe, hayvanı otlağa salıvermek, rengi veya hali değişmek.*