Kelime Açıklamaları
KAVİYE: قوى
Kavi, güçlü kuvvetli olmak, gücü yetmek, muhtaç, fakir olmak, kuvvetlendirmek, takviye etmek, aç, açlık, alıcı, alan, yağmuru az sene, kıraç, çöl yer, cesaret, şiddet, zor.
EYÂ-EYEYE: ايا
Durmak, eğleşmek, nişan, alamet koymak, kastetmek, yönelmek, işaret , ibret, ayet,mucize, şahıs, cemaat, Kuranı kerimi meydana getiren cümlelerden her biri, bir şeyin cinsini ve türünü belirlemek, apaçık alamet, sağlamlaştırma ve bir şeyin üzerinde durmak, bilgi düzeyine göre farklılık.
ZEKÂ : زكا
Bir şey artmak, fazlalaşmak, zengin olmak, işi iyi olmak, ıslah etmek, düzeltmek, övmek, temizlemek, tezkiye etmek, yücelmek, malının zekatını vermek, çift, bereket, büyümek, yetişmek , iyi kalpli olmak, her şeyin halis ve pak olanı, temiz, masum, dokunulmamış, doğruluk, dürüstlük, günahsız.
EHAZE: اخذ
Bir şeyi almak, sahip olmak, edinmek, tutmak, taklit, yakalamak, galebe etmek, kahretmek, alıkoymak, menetmek, engel olmak, ipnotizma, taklit, ayıplamak, azarlamak, suçu karşılığı cezalandırmak, yol, usul, ilmin membaı, kaynağı.
HARABE : حرب
Malını soyup hepsini almak, birini diğerinin aleyhine kışkırtmak, çarpışmak, biriyle harp etmek, helak, soyma, yağma, savaş, fitne. Harp, harp yapmak, öfkesi artmak, ağaç ilk meyvesini vermek, camide en yüksek yer, mihrap- şeytan ve heva ile savaşmanın yeri, (ayrıca insanın dünya işlerinden ve aklının dağınıklığından soyutlanmış olarak geldiği yere mihrap denir.) çivi, hayvanın boğazı, isyan etmek, helak olmak, yazık olmak, yağma
SEVÂ: سوى
Seviye, iş düzgün olmak, iki şeyi bir birine eşit kılmak, tesviye, mutedil, oturmak, kurulmak, kuşatmak, olgunluk, bir şeyin ortası, karşılığı, ifrat ve tefrit olmayan, düzgün, normallik, yönelmek, sağlamlık, Musevi, fark etmez, denk, kırk yaşına varıp kararını bulmak. düz, doğru, hak, adalet, hakikat, sağlam, zarar, hasar görmemiş, düzenli, uyumlu, uygun, ahenkli, hep birlikte, hep beraber, benzer, aynı, istikrar, tam, aynı.
LEYELE: ليل
Geceleyin, geceye özgü, ay, ay- gün, gün- aydan aya- günden güne, sulh, barış, boy bosvs.de benzeri, ikiz eşi, limon,
BERRA:بر
Doğru olmak, makbul olmak, revaç bulmak, vazifesini yapan, diğerlerinden ayrı durmak, ayrı dikilmek, yemine sadık olmak, rabbine itaat etmek, ana babasına itaat edip ihsan etmek, insanlar çok olmak, toplanıp birikmek, iyiliğe nispet etmek, iş, lütuf, sahra , çöl, sıdk .şefkat, karada yolculuk,anakara, sahra, çöl, kır,
HAYYE: حى
Canlı olmak, gelişir olmak, yol işlek olmak, diri kılmak, dirilmek, bitki ve hayvanda gelişen güç, duyan, hisseden, işleyen akıllı güç, üzüntünün ardından gelen dirilik, akıl ve ilimle ulaşılan ebedi hayat, haya, utanma duygusu ateşi körükleyen canlandıran, bir birine dua etmek, selam vermek. bolluk, verimlilik, yağmur, tövbe, hayat, ölümle doğum arasında geçen merhale,canlı, yılan, aslan, mikrop, bekâ, haya etmek utanmak.
MÂTE: مات
Cansız, diri ölmek, sakin olmak, yer tenha ve evsiz barksız olmak, ölüm, hayat olmayan, vefat, fanilik, eceliyle tabii ölüm.dünyevi hayattan uzaklaşmak, yoksul ya da yaşamdan mahrum olmak, hareketsiz olmak, duygusundan mahrum etmek, sakin olmak, yeryüzünden kurutulmuş, durmak, yıpranmak , yoksulluğa düşmek,
VEKAYE: وقى
Allah birini kötülükten muhafaza etmek,Allah’ta korunmaya girmek, takva, bir şeyi ıslah edip düzene sokmak, bir şeyi korumak, görüp gözetmek, bir şeyden sakınmak, Allah ikabından (güç , kuvvet, kudret , hile , azap, ceza, ) korkmak, korunmak, çekinmek ,Allah’tan korkan ,himaye, ezayı def etme, kendisiyle bir şey saklanan.
VELEDE:ولد
Dişi doğurmak, üremek, meydana getirmek, doğma, ortaya çıkarmak, kaynaklanma, nesli peyda etmek, doğurmak, bir şeyi diğer şeyden üretmek, soy sop, çocuk, yavru, sabi, yaşıt olan, sonradan olan her şey, icat olan sonradan uydurulan kelime, baba, anne ebeveyn, doğmak üzere olan yada doğan çocuk. yeniden doğuş, üretken, verimli, jeneratör, dinamo
SEBEHA:سبح
Denizde, gölde veya ırmakta yüzmek, planör, yüzücü. dinlenmek, uzak gitmek, uzaklaşmak, namaz kılmak, kuvvetli şiddetli ve metin olan şey, Allah’ ibadet etmekte hızlı olmak, tesbih etmek, Allah’ı takdis ve tenzih etmek, dua
SELEME:سلم
Bir işten kurtulmak, itaat etmek, teslim olmak, Müslüman olmak, bir adamı düşmanı vs.yi perişan etmek, teslim etmek, sulha girmek, sulh yapmak, kurtarmak, beri kılmak, barış yapmak,esenlik, merdiven, vesile, yılan sokmak, selamlamak,
BEASE:بعث
Yalnızca göndermek, uykusundan uyarmak, görevlendirmek, harekete geçmek, kımıldamak, mebus, millet vekili, delege. teşvik etmek, boşanmak, özel heyet. gözetlemek, araştırmak, Basü Badel Mevt; “Öldükten sonra dirilmek”
ASAYE: عصى
Asi olmak, emre itaatsizlik etmek, inat edip emre muhalefet etmek, damarın kanı kesilmemek, kanama olmak, karşı gelmek, müşkül güç zor olmak, şifası güç müzmin hastalık.
KELEME:كلم
Birini yaralamak, birine söz söylemek, çok yaralamak, bir biriyle konuşmak cevap vermek, bir kelime söylemek, kelam ilmi ( Allah’ın sıfatlarından, kurandan iradeyi insaniyeden bahseden ilim) , dogmatik teoloji, bir olay hakkın da varılan ortak karar, birleştiler, anlaşmaya vardılar, ittifak, özdeyiş, darb! mesel, deyim
HAKEME:حكم
Allah Teâlâ’nın isimlerinden, kadı, hakim olmak, hikmetli olmak, ilim, hayır ve şerle cezalandırıcı, amir, buyuran, emir edici , buyurucu, ferman edici olan, işleyici, emreden, bir memleketi idare eden adam, hakim, yargıç, efendilik , hükümranlık, hakimiyet , egemenlik, ululuk, bir kimse kendi kavmi arasında ulu ve azim olmak, egemen, her şeyi hükmü ve kontrolü altına alan, emin kılan , koruyan, hıfzedici sağlam metin, dayanıklı yapmak, ustaca, mahirane yapmak
LEDÜNE:لدن
Yumuşak olmak,kıvrak, zaman ve mekan zarfı olarak kullanılır. Zaman zarfı olduğunda …de, …da , zaman, vakit, iken anlamına, mekan zarfı olduğunda ise yanında, nezdinde anlamlarına gelir.
VEHAYE:وحى
Sürat etmek, ilham etmek, işaret etmek, birine elçi göndermek, birinin anlamasını istemek, acele etmek, sormak, Allah tarafından ilham olunan, ses,vahiy, efendi, melik, melek, ateş.,kalbe korku endişe düşmek, dost, muhip, seven, her şeye sevgisi çok olan,
CEBERA:جبر
Kemik kırıldıktan sonra düzelmek, yetime ihsan etmek, gönüllemek, zorlamak, ikrah ettirmek, tekebbür, kibirlenme, zorba, cebbar, kudret, azamet, kahr, üstünlük, kırık kemiğe bağlanan taht sargı.
AŞÂ: عشا
Geceleyin görüşü kötü olmak, yüz çevirmek, vazgeçmek, yönelmek, akşam, birini şaşırmış hayran bulmak, gece körü zayıf görüşlü, iyi bilmeksizin basiretsiz, akşam ile yatsı arası alakaranlık.
SABÂ- SABEVE:صبا
Aşık olmak, özlemek, meyil ve teveccüh etmek, delikanlılık, gençlik, kılıç vs ağzı, sakal ucu, yeyletmek, kaymak, bebek, çocuk, saba yeli.
HANENE : حنن
Şefkatle sevinçten inlemek, ses çıkarmak, acıma, çok merhametli, rahmeti çok, sevecenlik, açık seçik yol, arzulu, ses çıkaran rüzgar yoğrulan arzu, merhamet, kalp inceliği, bereket, vakar, heybet, birbirlerine iştiyaklı olmak, özlemek, üzüntü veya.*
BEKERA : بكر
Erken gelmek, öne geçmek, sabah, tan yeri, günün güneş doğuncaya kadar başlangıcı, çok ileri önce olmak, yeni bir şey ortaya koymak, icat etmek, turfanda meyve yemek, bakirelik, bekar, her şeyin evveli, benzeri olmamış iş, orijinal, makara, cemaat, vaktinden önce olan.