Okuyuş

KEHF SURESİ 57-59. AYETLER

KEHF SURESİ  57-59. AYETLER

06.12.2020

وَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنْ ذُكِّرَ بِاٰيَاتِ رَبِّه۪ فَاَعْرَضَ عَنْهَا وَنَسِيَ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُۜ اِنَّا جَعَلْنَا عَلٰى قُلُوبِهِمْ اَكِنَّةً اَنْ يَفْقَهُوهُ وَف۪ٓي اٰذَانِهِمْ وَقْرًاۜ وَاِنْ تَدْعُهُمْ اِلَى الْهُدٰى فَلَنْ يَهْتَدُٓوا اِذًا اَبَدًا(57

 

وَرَبُّكَ الْغَفُورُ ذُو الرَّحْمَةِۜ لَوْ يُؤَاخِذُهُمْ بِمَا كَسَبُوا لَعَجَّلَ لَهُمُ الْعَذَابَۜ بَلْ لَهُمْ مَوْعِدٌ لَنْ يَجِدُوا مِنْ دُونِه۪ مَوْئِلًا(58

 

وَتِلْكَ الْقُرٰٓى اَهْلَكْنَاهُمْ لَمَّا ظَلَمُوا وَجَعَلْنَا لِمَهْلِكِهِمْ مَوْعِدًا۟(59

 

57.  Kendisine Rabbinin ayetleri hatırlatıldığı halde onlardan yüz çeviren ve ellerinin/güçlerinin öne sürdüğünü unutandan daha zalim kim olabilir? Biz onların kalpleri üzerine, onu anlamalarına engel olan örtüler, kulaklarının içine de ağırlık koymuşuz. Sen onları hidayete çağırsan da artık ebediyen hidayet bulamazlar.

58.  Ama çok bağışlayan, esirgeyen Rabbin eğer onları, yaptıklarıyla hemen cezalandıracak olsaydı, onların azabını çabuklaştırırdı. Fakat onlar için va'dedilen bir zaman vardır ki, ondan sığınacak bir yer bulamayacaklardır.

59.  İşte şu kentler de zulmettiklerinde onları helak ettik. Onları helak etmek için de bir süre belirlemiştik.

Kelime Açıklamaları

NESÂ: نسا

Bir şeyi terk etmek, bir şeyi unutmak, unutturmak, iş işleyen işini terk etmek, birinin siyatik sinirine vurmak, kadınlar, unutulmuş izi silinmiş şey, kavmi arasında değersiz sayılan adam,kadınlar anlamında imraetü kadın kelimesinin çoğuludur, feminizm.

VECEDE: وجد

 İstediğini bulmak, elde etmek, bilmek, üzülmek, öfkelenmek, zengin mal sahibi olmak, kainat, yaratmak.Kaybettiklerini bulmak, algılamak, elde etmek, herhangi birini veya herhangi bir şeyi bulmak.

FEKAHE: فقه

Birine ilimde galebe etmek, fakih olmak, anlayışlı, hazır bir bilgi ile gaib bilgiye ulaşmak, şeriat ilmini bilir olmak, bir şeyi gereğince anlamak, öğretmek, bildirmek, fıkıh tahsil etmek, anlayış, zeka, mütehassıs, şeriat ilmini bilir olmak.

KESEBE: كسب

Bir şeyi toplamak, malı veya bilgiyi çalışıp kazanmak, yüklenmek, kazanç, gayret etmek, pamuk- susam vs. tohumunun sıkıldıktan sonra kalan posası, küspe

EHAZE: اخذ

Bir şeyi almak, sahip olmak, edinmek,  tutmak, taklit, yakalamak, galebe etmek, kahretmek, alıkoymak, menetmek, engel olmak, ipnotizma, taklit,  ayıplamak, azarlamak, suçu karşılığı cezalandırmak, yol, usul, ilmin membaı, kaynağı.

ZALEME: ظلم

Zulüm etmek, hakkını noksan vermek, bir şeyi yerinden başka yere koymak, malını gasp etmek, doğru yoldan sapmak, gece kararmak, karanlık olmak, zulmetmek, hakkını yemek, zulüm, , nereden geleceği bilinmeyen çapraşık iş, karanlığa girmek.

ZEKERA:ذكر

Bir şeyi zihninde tutmak, değerlendirmek, değer olarak ortaya koymak,  ezberlemek, hatırlamak, unuttuktan sonra hatırlamak, anmak, yad etmek, Allah’a sena ,tesbih etmek, zikretmek, erkek,  bir kelimeyi müzekker kılmak, görüşmek, müzakere etmek, pasaport, reçete, sağlam söz, sertifika, kılıç vs.nin ağzını çeliklemek, pusat yapmak, şöhret, demir, çelik, kuvvetli.

ĞAFERA:غفر

Bir şeye onu kirden koruyacak elbise giydirmek, Allah günahını cürmünü örtüp affetmek, bir işi ıslah etmek, kadının baş örtüsü, miğfer, dağın tepesi, elbise pürüzü, bulutun üzerinde bulut, seciye, haslet, af ve mağfiret, çokluk, fazlalık,  esmadan, bağış,

HELEKE: هلك

Ölmek, fena bulmak, cehenneme düşmek, helak etmek, kendini tehlikeye atmak, yolunu kaybetmek, bir şeye ihtirasla yürümek, şaşırmak,yok olup gitmek,  tükenmek, harcamak, dağıtıp bitirmek, yukarıdan düşen nesne.bir şeyin kaybedilmesi, bir şeyin şekil değiştirip bozulması, ölüm.

KADEME: قدم

Önlerine geçmek, cüretli cesur olmak, bir işi ele almak,ayak,  öne geçmek, kıdem, kademe, mukaddime, öncü kuvvet, her şeyin evveli,kadim(eski olan), Öncü. Öne sürmek, takdim etmek, sunmak.

KARAYE: قرى

Dişi apse yapıp avurdu şişmek, toplamak, biriktirmek, misafiri ağırlamak, bir şeye sarılıp üzerinde durmak, bir işin ardına düşüp araştırmak, insanlarla dolu yer,ülke,kent,şehir,  köy, köylü, Mekke ve taif, sırt, yüksek tepe başı, su toplana havuz, adet, töre.

VEKARA : وقر

Kulağı ağır işitmek, duymamak, sağırlaştırmak, ağırlık,vakur ve ağır başlı olmak, hilim, heybet, muhteremlik. kemiği parçalamak, eşek veya katır yükü, oturmak, kırmak

VEELE : وال

Bir şeyden kurtulmak istemek, sığınmak, bir yere koşup sürat etmek, Allah’a rücu etmek, birini bir yeri sığınak edinmek, kurtulmak, sığınmak, selin biriktiği yer, gübre.

Önceki Sonraki

Yorum Yapınız

Güvenli Kodu : Güvenlik Kodu