Okuyuş

KEHF SURESİ 83-88. AYETLER

KEHF SURESİ 83-88. AYETLER

10.01.2021

وَيَسْـَٔلُونَكَ عَنْ ذِي الْقَرْنَيْنِۜ قُلْ سَاَتْلُوا عَلَيْكُمْ مِنْهُ ذِكْرًاۜ(83

اِنَّا مَكَّنَّا لَهُ فِي الْاَرْضِ وَاٰتَيْنَاهُ مِنْ كُلِّ شَيْءٍ سَبَبًاۙ(84

فَاَتْبَعَ سَبَبًا(85

حَتّٰٓى اِذَا بَلَغَ مَغْرِبَ الشَّمْسِ وَجَدَهَا تَغْرُبُ ف۪ي عَيْنٍ حَمِئَةٍ وَوَجَدَ عِنْدَهَا قَوْمًاۜ قُلْنَا يَا ذَا الْقَرْنَيْنِ اِمَّٓا اَنْ تُعَذِّبَ وَاِمَّٓا اَنْ تَتَّخِذَ ف۪يهِمْ حُسْنًا(86

قَالَ اَمَّا مَنْ ظَلَمَ فَسَوْفَ نُعَذِّبُهُ ثُمَّ يُرَدُّ اِلٰى رَبِّه۪ فَيُعَذِّبُهُ عَذَابًا نُكْرًا(87

وَاَمَّا مَنْ اٰمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَلَهُ جَزَٓاءًۨ الْحُسْنٰىۚ وَسَنَقُولُ لَهُ مِنْ اَمْرِنَا يُسْرًاۜ(88

83.  Bir de sana Zülkarneyn hakkında soru soruyorlar. De ki: “Size ondan bir zikir/değer tilavet edeceğim.”

84.  Biz onu yeryüzünde güçlü kıldık ve ona her şeyden bir sebep verdik.

85.  Derken bir sebebi takip etti.

86.  Nihayet güneşin battığı yere ulaşınca onu, kara balçıklı bir gözede batar buldu. Onun yanında da bir kavim buldu. Dedik ki: "Ey Zu'l-Karneyn,  ya azap edersin veya kendilerine güzel davranırsın."

87.  Dedi: "Kim haksızlık ederse/zulmederse, ona azap edeceğiz, sonra o, Rabbine döndürülür. O da onu görülmemiş bir azapla azaplandırır."

88. Fakat inanıp iyi iş yapan kimseye de en güzel mükafat vardır. Ona işimizden  kolay olanı söyleyeceğiz .

Kelime Açıklamaları

RADEDE: رد

Geri döndürmek, vazgeçirmek, men etmek, bir şeyin vasfını diğer vasfa sokmak, yerine iade etmek, dönme, yerine koymak, sahibine geri vermek, reddetme, reddedilen, çirkinlik, mürtedlik, bir şey tekerrür etmek, cevap.

HASENE : حسن

Güzel olmak, yakışıklı olmak, bir şeyi iyi, güzel etmek, bilmek, zinetlendirmek, süslemek, iyi sonuç, güzel akıbet, nimet, beğenme, zafer ve şehadet.

ZALEME: ظلم

Zulüm etmek, hakkını noksan vermek, bir şeyi yerinden başka yere koymak, malını gasp etmek, doğru yoldan sapmak, gece kararmak, karanlık olmak, zulmetmek, hakkını yemek, zulüm, , nereden geleceği bilinmeyen çapraşık iş, karanlığa girmek.

TELÂ:تلا

Takip etmek, ardından gitmek, kovalamak, kitabı okumak, okumak(tilavet).tabi olmak, geçmek, geride bırakmak, uymak, uydusu olmak, çok yakın bire bir takip etmek.

ZEKERA:ذكر

Bir şeyi zihninde tutmak, değerlendirmek, değer olarak ortaya koymak,  ezberlemek, hatırlamak, unuttuktan sonra hatırlamak, anmak, yad etmek, Allah’a sena ,tesbih etmek, zikretmek, erkek,  bir kelimeyi müzekker kılmak, görüşmek, müzakere etmek, pasaport, reçete, sağlam söz, sertifika, kılıç vs.nin ağzını çeliklemek, pusat yapmak, şöhret, demir, çelik, kuvvetli.

EMERA:امر

Emir, vali, bey, kumandan olmak, emretmek, buyurmak, bir işin yapılmasını istemek, emretmek, talimat vermek, yönetmek, çoğaltmak, tamam olmak, amir, emre uyan, talep, istek, danışmak, meşveret etmek,  kongre, danışma kurulu heyeti. Komuta, yönetici , hakim , otorite ,iktidar ,egemenlik, danışmanlık , istişare ,bekletme, şaşılacak şey, acaib, tuhaf, zor iş, fazlalık, ziyade, bereket. emir, buyruk. hal, durum, iş, olay, konum.

AZABE:عذب

Susuzluğun şiddetinden yemeği terk etmek, meyletmek, bir şeyden çekinip geri durup feragat etmek, işkence ve azap, azap, ceza , işkence, nefse ağır gelen her şey.  

TEBEA:تبع

Bir şeye tabi olmak, ardından izinden yürümek,  uymak, birine ait, mahsus olmak, bağımlılık, taraftarlar .emrine vermek, derslere düzenli devam etmek,  sonuç., netice, akıbet, sorumluluk, ardı sıra, peşi sıra, peş peşe, kovuşturma HUKUK, adli kovuşturma, sürme, devam etme, tarihin seyri, vatandaşlık, tabiiyet, silsile, müteakip, tuzak kurmak, hile yapmak.

SALEHA:صلح

Bir şey iyi olmak, bir şey diğer bir şeye yaraşır, faydalı uygun olmak, ateş ile tutuşturmak,dua, onarmak, islah etmek,sulh, ıstılah, iyilik etmek, aralarını bulmak, barıştırmak, mu salaha (barış) yapmak, ittifak etmek, anlaşmak, , istikamet, iyilik, doğruluk, uygunluk, vecibeleri gereğince yerine getiren insan.

ÂNE-AYENE :عان

Gözü geniş ve güzel olmak, göz,  sıvı vs. akmak, kuyunun suyu çoğalmak, kötü gözle bakmak, göz değirmek, casusluk yapmak, birine haber getirmek, gözü ile görmek, kaynak, göze, pınar, suyun kaynadığı yer, ilim, topluluk, öncü asker, kavmin şereflisi, örnek, numune.   gözü incitmek, nazarla vurmak, gözyaşlarını akıtmak, casus olmak. Ayan  görmek, yüz. bakmak, delik, su kaynağı, şef, bir yerin şahsiyeti. su, bahar

KARENE: قرن

Bir şeyi bir şeye yanaştırıp bitiştirmek, iki şeyi veya  iki işi birleştirmek, dengi olmak, karine, belirti,delil. yaşıt olmak,  ipe bağlamak, beraber olmak , dostluk yapmak, asır, yüz sene, akran, eş, benzer, boyunduruk, boynuz, başın yukarısı, dağ başı, kale,  bir şeye güç yetmek, ip satmak, iple bağlamak, Karun, kervan. çift, nesil, yüzyıl, trompet. Genellikle gücü ihtişamı sembolize etmek için kullanılır, eş, yoldaş, yakın arkadaş, mukarranin - birbirine bağlanır, bastırma yeteneğine sahip, sıralı saflarda oluşanlar, eşlik edenler.

MEKENE: مكن

İnsanların yanında saygın kişi olmak, bir şeye gücü yeter kılmak, mümkün olur, vakar, şeref şanı yüce olan, nüfuz, makine, imkan, vali, güvenilir olan, enerji, güç, kuvvet, sağlam, muhkem, yerine  oturmuş, sıkı, yerinden oynamaz, derin, kökleri derinde olan, yapabilirlik, güç yetirme, mümkünlük.

YESERA: يسر

Birinin solundan gelmek, kolay olmak ya da kolaylaşmak, küçük, önemsiz miktarda olmak, bir şey az olmak, az şey, hakir, kumar oynamak, yumuşak olup boyun eğmek, iş kolay olmak, yumuşak, zengin olmak, soğuk olmak, hazırlanmak, solak, sol taraf, muvaffakiyet, hakir kumarcı, daima kumar oynayan adam.

HAMEE: حمء

Kuyudan siyah yapışkan kokmuş çamur çıkarmak, balçık, kuyuya siyah kokmuş balçık karışıp su bulanıp bozulmak, darılmak, öfkelenmek.

ĞARABE : غرب

Güneş veya yıldız batmak, kaybolmak,  uzak olmak, vatanından uzak olmak, gitmek, savaşmak,  bir şey karar almak, anlaşılmaktan uzak garip bir söz konuşmak, gayretli ve çalışkan olmak, her şeyin üst kısmı, gençliğin başlangıcı, göz pınarı, batı, güneşin battığı yer, alışılmamış , tuhaf

SEBEBE : سَپّ

Sövmek, bir şeyi kesmek, hayvanı boğazlamak, yol ve çare bulmak, birbirinden üzülüp kesilmek, sövüşmek, kadın baş örtüsü, sarık, tülbent, ip, akrabalık, dostluk, sebep, semanın etrafı ve kenarı, ar, ayıp, namus, insanlara çok söven, şehadet parmağı.

Önceki Sonraki

Yorum Yapınız

Güvenli Kodu : Güvenlik Kodu