08.08.2018
وَأُتْبِعُواْ فِي هَذِهِ الدُّنْيَا لَعْنَةً وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ أَلا إِنَّ عَادًا كَفَرُواْ رَبَّهُمْ أَلاَ بُعْدًا لِّعَادٍ قَوْمِ هُودٍ ﴿٦٠
Böylece hem bu dünyâda, hem de kıyâmet gününde peşlerine la'net takıldı. İyi bilin, 'Âd (kavmi) Rablerini inkâr ettiler; iyi bilin Hûd'un kavmi 'Âd, uzak olsun !
Kelime Açıklamaları
LEANE: لعن
Kovmak, lanetlemek, uzlaştırmak, beddua etmek, eziyet etmek, azap. Şeytan, bostan korkuluğu, melun, kovulmuş, uğursuz.
DENÂ:دنا
Dünya, yaklaşmak, bir şeyi yaklaştırmak, zor dar hayat yaşamak, işlerin büyüğünü küçüğünü araştırmak, iki şey arasında aracılık yapmak, bir birine yaklaşmak, hısımlık, akrabalık, daha yakın, alem, minimum, küre, arz
TABEA:طبع
Kitap vs. Basmak, Allah halkı yaratmak, nakşetmek, resmetmek, mühürlemek, kilitlemek, şekil kalıp vermek, işlemek, kabı doldurmak, ahlak, tabiat, seciye, posta pulu, matbaa, pas, leke, kirlilik, ayıp,
BEADE:بعد
Uzak olmak, uzaklaşmak, ölmek, helak olmak, derinleşmek, haddi aşmak, hayırdan uzak kılmak, ayrılmak, biri diğerini uzaklaştırmak, hain, bundan sonra, uzaklık, görüş, fikir.
Önceki
Sonraki