Okuyuş

HUD SURESİ: 116. AYET

HUD SURESİ: 116. AYET

22.10.2018

فَلَوْلاَ كَانَ مِنَ الْقُرُونِ مِن قَبْلِكُمْ أُوْلُواْ بَقِيَّةٍ يَنْهَوْنَ عَنِ الْفَسَادِ فِي الأَرْضِ إِلاَّ قَلِيلاً مِّمَّنْ أَنجَيْنَا مِنْهُمْ وَاتَّبَعَ الَّذِينَ ظَلَمُواْ مَا أُتْرِفُواْ فِيهِ وَكَانُواْ مُجْرِمِينَ ﴿١١٦

Sizden önceki nesillerden bakiye sahipleri kimselerin, yeryüzünde bozgunculuk yapmaktan men'etmeleri gerekmez miydi? Fakat onlar arasından, ancak kendilerini kurtardığımız pek az kişi böyle yaptı. Zulmedenler ise kendilerine verilen refahın peşine düşüp şımardılar ve suç işleyenler olup çıktılar.

Kelime Açıklamaları

EVELE: اول

Dönmek, irtidat etmek,  vali, reis, başkan olmak, idare etmek, hükmetmek, öne geçmek, döndürmek, çevirmek, irca etmek, tefsir etmek, tevil etmek, yorumlamak, uzak ve gizli manalarını ortaya çıkarmak, adamın çoluğu çocuğu ailesi, serap, akraba, taraf( ale firavn)  alet, araç ,bir şeyin kendisi, fotoğraf makinesi, daktilo., makine, akıl, iradesine sahip olmak,  uzuv. .

FESEDE: فسد

 Bir şey, fasit olmak, bozulmak, mahvolmak, kuraklık ,kıtlık, darlık, zarara götüren, zarar, ahlak bozukluğu, Düzeni bozma, karışıklık çıkarma, .fıskiye, kokuşma, ifsat eden bozan, sıla-i rahimi kesme.

TEBEA:تبع

Bir şeye tabi olmak, ardından izinden yürümek,  uymak, birine ait, mahsus olmak, bağımlılık, taraftarlar .emrine vermek, derslere düzenli devam etmek,  sonuç., netice, akıbet, sorumluluk, ardı sıra, peşi sıra, peş peşe, kovuşturma HUKUK, adli kovuşturma, sürme, devam etme, tarihin seyri, vatandaşlık, tabiiyet, silsile, müteakip, tuzak kurmak, hile yapmak.

BEKAYE: بقى

Devam etmek, sabit olmak, kalmak, baki kalmak, bakmak, gözetmek, acımak, merhamet etmek, kurtarmak, terk etmek, bırakmak, bir şeyden arta kalmak, fani olmayan, bakiye, süreklilik.

TARAFE:طرف

Bir şeyin yanı/kenarı, göze bir şey dokundurarak yaşartmak, haraket ettirmek, göz kapağı, reddetmek, eliyle vurmak, yeni bir şey getirmek vermek, haddi aşmak, ileri gitmek, seçmek, av, yeni mal, sonradan şeref kazanan, bakış, çadırın kenarı. , bakmak, göz bakarak hareket etmek,   ovmak, bir şeye kenar yapmak, kenarı inceltmek, yeni sahip olmak, çekilmek, uzaklaşmak, haddi aşmak, hediye, şerefli, soylu

KARENE: قرن

Bir şeyi bir şeye yanaştırıp bitiştirmek, iki şeyi veya  iki işi birleştirmek, dengi olmak, karine, belirti,delil. yaşıt olmak,  ipe bağlamak, beraber olmak , dostluk yapmak, asır, yüz sene, akran, eş, benzer, boyunduruk, boynuz, başın yukarısı, dağ başı, kale,  bir şeye güç yetmek, ip satmak, iple bağlamak, Karun, kervan. çift, nesil, yüzyıl, trompet. Genellikle gücü ihtişamı sembolize etmek için kullanılır, eş, yoldaş, yakın arkadaş, mukarranin - birbirine bağlanır, bastırma yeteneğine sahip, sıralı saflarda oluşanlar, eşlik edenler.

KALELE: قلل

Az ve nadir olmak, azalmak, bir şeyi az bırakmak, bir şeyi kaldırıp yüklenmek, azlık ,sevketmek, müstakil, bağımsız olmak,

Önceki Sonraki

Yorum Yapınız

Güvenli Kodu : Güvenlik Kodu