Okuyuş

YECÜC VE MECÜC OLMAK

YECÜC VE MECÜC OLMAK

16.12.2021

YECÜC VE MECÜC OLMAK

Tek ümmet. İnsan tek bir özden yaratılmıştır. Dünyanın neresinde olursa olsun. Hangi kavim, ırk, aile hiç fark etmiyor ki insanın dünyaya gelme şekli. Bir anne ve babadan döllenerek, anne karnında dokuz ay büyüyüp gelişerek bir bebek olarak dünyaya geliyoruz. Acıkıyor, yiyor, doyuyor, üzülüyor, ağlıyor sonra mutlu oluyor insan; her yerde her bölgede aynı. Rengi, boyu, bulunduğu coğrafya değişse de duyuları aynı. Bir anne babaya ihtiyacı var büyüyüp gelişmesi için. İlk 0-6 yaş ebeveyne muhtaç.

ENBİYA/92:  “İşte bu sizin ümmetiniz, bir tek ümmettir. Rabb’iniz de benim. Yalnız bana kulluk/ibadet edin.”

                Oysa bu kadar muhtaç durumdan çıkıp büyündüğü zaman bencillikler, “hep bana dürtüleri” tavan yapıyor. Bir de bazı imkânları elde etti mi başlıyor talan etmeye.

BAKARA/204:  “İnsanlardan öylesi vardır ki dünya hayatı konusundaki sözleri senin hoşuna gider; o, hasımların en yamanı olduğu hâlde kalbinde olana Allah’ı şahit de tutar.” 205: “Hâkimiyeti ele aldığında ise ülkede bozgunculuk çıkarıp ürünleri ve nesilleri yok etmeye çalışır. Allah bozgunculuğu sevmez.”

                Çocuk gelişimine baktığımız zaman 0-4 yaş arası özgüven eksikliği, hayal ile gerçeği ayırt edememe ve eline aldığı ya da gördüğü her şeyi kendisine ait zanneder. Çevremize ve dünyaya baktığımız zaman görüyoruz ki koca koca insanlar  0-4 yaş sendromu yaşıyor. Allah akıl, zekâ, güç ve irade vermiş ama çocuk psikolojisiyle yaşıyorlar. Dünyadaki her şeyin kendilerine ait  olduğu düşüncesini öylesine benimsemişler ki dünya nüfusunu azaltma çareleri arayıp kendi dışındaki, kendince kendi işine yaramayanları  yok etme yarışına girmişler. Kıyıya vuran bir balinayı denize döndürmek için milyonları harcarken insanları açlıktan ölmeye mahkûm ediyorlar.

                Her biri Yecüc ve Mecüc olmuş her bir tepeden mazlum ve güçsüz insanların üzerine akın ediyorlar. Afganistan’daki, açlıktan susuzluktan ölüme mahkum olandan tutun da Myanmar’da, Çin’de ırkından ve dininden vs. birçok mazlum ya işkence görüyor ya da öldürülüyor. Oysa o insanlarda kendileri de aynı özden yaratılmış. Aynı haklarla dünyaya gelmişler. Laboratuvarlarda üretilen birçok hastalık virüs insanlara şu veya bu şekilde bulaştırılarak aşı ve ilaca mahkûm ediliyor ki ne ölsün ne de yaşasın. Az ye çok çalış az kazan köleleştirilenler beyinler. Diyetler, hastalıklar ilaca mahkûmiyetler.

RUM/32: “İnançlarının bütünlüğünü bozarak parçalara bölünen ve her grubun yalnız kendi sahip olduğu [ilkelerle] övündüğü kimselerden olma!”

ENAM/159: “İNANÇLARININ bütünlüğünü bozarak gruplara, fırkalara ayrılanlara gelince onlar için yapabileceğin bir şey yoktur. 161: “Unutma, onların işi Allah'a kalmıştır ve zamanı geldiğinde Allah onlara vaktiyle yaptıklarını gösterecektir”

                Allah “tekliği, bütünlüğü, barış içinde yaşayan insanlık” ister.  Onlar ise sadece ben deyip, insanlığı parçalıyor, gruplaştırıyor ve beyinlerini köleleştiriyor ki onları küçük lokmalar hâlinde yutabilsin.  Beyinlerini, akıl ve mantığı devre dışı bırakıp heva ve hevesi artırıcı reklamlar pompalıyor. Parayı hızlı ve çok kazan, az çalış çok kazan. Ye ye arzu ettiğin anında kapında olsun almak için bile yorulma. Her istediğine anında al bunun için bile bir enerji harcama. Yeme, giyme ve eğlenme için yaşanır hale getiriliyor. İnsan yaşamak için yer. Oysa yemek için yaşayan robotlar üretiliyor. Elbette yaşamak için yemek, korunmak için giyinmek gerekir lakin yer değiştirir de yemek için yaşarsak dünyanın düzenini değiştirir yani batırırız.

Hep birlikte dünyanın sonunu getirmek için Yecüc ve Mecüc olmuş her yerden saldırıyor, akıl ve mantığı bir de sağduyuyu devre dışı bırakarak helak olma yarışına girmiş durumdayız.  Para bir araçtır. Araçla amacın yeri değişirse yaşamak için yemek yerine yemek için yaşar duruma düşüverir ve kaybedenlerden olmak kaçınılmaz olur.

Allah insanı sulh, barış ve güven içinde yaşam ve sadece Allah’tan korkan sadece onun yasalarıyla güvene girmemiz için yaratmıştır.

ALİ İMRAN/175: “Bakın, bu şeytan ancak kendi yandaşlarını korkutur. Mümin iseniz onlardan korkmayın, benden korkun.”

BAKARA/11: “Onlara ‘Yeryüzünde düzeni bozmayın.’ denildiğinde, ‘Hayır, biz yalnızca ıslah edenleriz.’ derler.”

Bozgunculuk ve bencillik yapmadan Rahmanın, bizi yaratan bize en güzel mutlu ve huzurlu yaşayabileceğimiz dünya standartlarını önümüze serene kulluk etmek varken yiyemeyeceğimiz kadar stok yapıp, kabirlere götüremeyeceğimiz kadar para ve altın biriktirmek ne kadar mantıklı olabilir ki!

Allah’ta korunmaya girerek mutlu ve barış içinde yaşamak çok da zor olmasa gerek. Rahmanın huzuruna güven ve alnımız ak gitmek duası ve ümidi ile…                                                  HANİGÜN