Okuyuş

YALAN 19/06/2022

YALAN    19/06/2022

19.06.2022

YALAN

CASİYE/7: “Yalan ve iftirayı meslek hâline getiren ve günaha düşkün olan herkesin vay hâline!”

               Yalanlarla buluşan hayatlar, gerçekle yalanı ayırt edemez olmuş vicdanlar. Gerçeğin üzeri karartılıp balçıkla sıvanmış, görünmesin, uyarmasın bir daha ortaya çıkmasın diye.

TİN/4: “Biz insanı, gerçekten en güzel bir biçimde yarattık.”

               İnsanı en güzel şekilde, saf, sevgi dolu mutlu yarattı yaradan. İnsan büyüdükçe, büyüdüğü çevreye dayalı olarak çevrenin girdabına kapılıp çok renkli maskelerle tanışıyor. Kendi kendiyle farklı, ebeveynle farklı, eş, arkadaş, çocukları ile farklı kişilikler, farklı maskeler geliştiriyor.  

               Medya ve çevre de bunu destekliyor. Hatta pompalıyor. İnsan kendine yani özbenliğine bile yalan söyleyip kandırır hâle geliveriyor. Talimatlar çok ilginç. Her aynaya baktığında gülümse, bilinçaltına ben mutluyum mesajı ver. O an kavga ediyor birileri ile öfke patlaması yaşıyor beden üzgün ama aynaya bakıp gülümsüyor ben mutluyum mesajı gönderiliyor bilinçaltına. Öfkeli, üzgün ama mutlu ne çelişki değil mi? Bilinçaltına hangi mesaj gidiyor farkında mı?  Giden mesaj maalesef “Ben ancak kavga eder üzgün ve öfkeli olursam mutlu olurum.”  diye bilinçaltı kodlanıyor. Dolayısıyla insan hayattan tat alamaz hâle dönüşüyor çünkü çalışmalarıyla bu kazanımı elde etti. Çok güzel mutlu bir ortama girdiğinde bir türlü huzur bulamıyor.  Nedeni açık kendi içinde çatışma var, bilinçaltı sen bu ortamda mutlu olamazsın senin mutlu olman için kavga, öfke patlamaları gerek.

ENFAL/35: “Onların o evdeki namazı/duası; ıslık çalmak, el çırpmak/engel olmaktan başka bir şey değildir. O hâlde, inkâr etmekte olduğunuz için tadın azabı.”

NİSA/1: “Ey insanlar! Sizi bir tek canlıdan yaratan, ondan eşini vücuda getiren ve o ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabb’inize karşı gelmekten sakının. Adını anarak birbirinizden dilekler dilediğiniz Allah'tan korkun. Rahimlerin haklarına saygısızlıktan da sakının. Şu bir gerçek ki Allah, Rakîb'dir. Sizin üzerinizde sürekli ve titiz bir gözetleyicidir.”

               Allah insanı tek bir özden yarattı, içine hakkı, gerçeği yerleştirdi. Önce dönüp içimizdeki o hakla ve gerçekle bir yüzleşmemiz gerekiyor. Ben kimim? Kendi kendimle olan ben mi? Eşim, arkadaşım, işim, çocuklarım, ebeveynlerimin yanındaki hangi ben? Sahi gerçek ben hangisi? TV’de yıllar önce bir programda bir sanatçı/oyuncu itiraf ediyordu, “Ben kendi ana şivemi unuttum. O kadar çok çeşitli roller oynadım şiveler kullandım ki kendi öz şivem nasıldı unuttum.”  kaybedilen sadece şive olsa keşke.

               Artık herkes oyuncu hiç kimse kendi hayatını yaşamıyor. İdeal tek: Çok para, daha daha da çok para. Bitcoin vs. sanal veya değil para kazanıp çok mutluluk diyemiyor artık gerçek mutluluk çoktan unutuldu. Hava atmalar, birilerini ezmeler,  gösteriş, şaşaa ve debdebe... Doyumsuz, huzursuz, mutsuz bir hayat yani cehennem. İşin garibi bu merhalede cenneti isteyen de yok cehennem onlara ödül.  Ağlayarak, feryat ederek çevresine adam toplayıp acılar içinde kalabalığa bakıp “Ben neymişim be abi” olacak.

MÜ’MİNUN/ 64:  “Nihayet varlıklılarını azap ile yakaladığımız zaman, hemen feryada başlarlar.”

               Beyinler şirkle dolu paramparça. Kime hangi yüzünü gösterecek. O yüzleri yani maskeleri aklında tutmak zorunda, maskeler karışırsa çuvallar.

               Oysa ne kadar kolay Rahman’ın koyduğu yasaya göre yaşamak. Yaradılışın tek aynı öz, tek gerçeğe yani hakka tabî olup yaşamak. Yalan söylemeden, düşünmeden tek olan Allah’a tabî olmak, hiçbir şeyi ona ortak yani onun statüsüne getirmeden inanmak, hiçbir insanı maddi veya manevi olarak öldürmeden, ana babaya hürmet ederek, aşırılıktan kötülükten uzak durarak, adaletsizlik yapmadan yaşamak ne güzel. Yalandan söylemiyor uzak duruyor ki beyni parçalanmıyor, şirke bulaşmıyor. Aklında tutması gereken roller ve maskeler yok. Adaletsizlik yapmıyor ve kimsenin canına kıymıyor ki düşmanı olsun. Düşman olmaz olur mu hele hele adaletsizliğin ve yalanın hüküm sürdüğü toplumlarda; “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.”, “Her doğru her yerde söylenmez.” Atasözleri oluşturulan yerlerde… Tabii ki düşmanlar olacak. Ama önemli olan vicdanların rahat olması; başını yastığa koyduğunda beynin nerde hangi yalanı söylediğinle, onu nerede kimlere karşı koruman gerektiğinle zonklamayacak. En önemlisi de Rahman’ın onu ve her şeyi, herkesi görüp duyup gözettiğini bilip onu vekil kılarak uyumak.

TAHA/7: “Sen sözü açıktan söylemiş olsan da gizli söylemiş olsan da Allah için birdir; çünkü O gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilir.”

Allah’da korunmaya giren onun yasalarına göre yaşayanlardan olma duası ve ümidi ile…

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                       HANİGÜN