10.09.2017
اِنَّمَا الصَّدَقَاتُ لِلْفُقَرَٓاءِ وَالْمَسَاك۪ينِ وَالْعَامِل۪ينَ عَلَيْهَا وَالْمُؤَ۬لَّفَةِ قُلُوبُهُمْ وَفِي الرِّقَابِ وَالْغَارِم۪ينَ وَف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ وَابْنِ السَّب۪يلِۜ فَر۪يضَةً مِنَ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ حَك۪يمٌ
Sadakalar; Allah’tan bir farz olarak fakirlere, miskinlere, sadakalar üzerine memur olanlara, kalpleri telif edilenlere, boyundurluk altında olanlara, borçlulara, Allah yoluna ve yolda kalana mahsustur. Allah bilendir, hakimdir.
Kelime Açıklamaları
FEKARA: فقر
Bir yeri kazmak, delmek, musibet şiddetli gelmek, malı gitmek, fakir olmak, omurgası sağlam olmak, bir şeyi çok kırmak, felaket, afet, bela, yoksulluk, fidan dikilen çukur.
ELEFE : الف
Bir yere alışmak ve sevmek, alışıp ısınmak tanışmak, ülfet etmek, derli toplu olmak, müellif(derleyip toplayan), elif harfi, 1000 sayısı sayıların binde toplanmasıyla bu ismi almış, bin,
RAKABE : رقب
Murakıp(bakıp gözeten), beklemek, gözetmek, bir şeyi koruyup muhafaza etmek, göz önüne almak, kontrol, keşif kolu askeri, kontröler. koruyuculuk, gözeticilik, boyun, kul, köle, cariye, kazanmaktan aciz kimse, bekçi, rasathane, gözetleme kulesi, bir bağla bağlı kimse.
ĞARİME : غرم
Alışverişte zarar etmek, zimmetine edası gereken şeyi ödemek, borçlu kılmak, kefil olduğu ve garanti ettiği borcu bizzat ödemek, zarar, hasım, muhalif, zayıf, zebun,yapışkan.
FERAZA : فرض
Kertmek, farz kılmak, takdir etmek, tahsis etmek, bir adama vazife ve ulüfe tayin etmek, bir hisse vermek, farz kılınan şey, ev ödevi, vazife, bir çeşit ev direği.
Önceki
Sonraki