Okuyuş

RAD SURESİNİN BİZE KAZANDIRDIĞI

RAD SURESİNİN BİZE KAZANDIRDIĞI

12.05.2019

 

Allah bize aklımızı kullanmayı, hayatı doğru okumamızı emrediyor, âdeta gözümüze sokuyor. Biz ise görmemekte ısrar ediyoruz.

 RAD:13/2 “Allah odur ki gökleri, direğin gayrısı bir yasa ile yükseltti. Bunu görüyorsunuz. Sonra arş üzerine istiva etti, güneşi ve ayı iradesine boyun eğdirdi. Her biri, yücelik içeren/adı konulmuş bir süre için akıp gitmektedir. İşi düzenler/takip eder. Ayetleri/delilleri Rabb’inizle buluşacağınıza kesin olarak inanasınız diye açıklar.”

           Bizlerde bugün hava açık kapalı, günümüz şöyle böyle geçecek zannıyla kehanette bulunur, bakar kör olarak bize sunulan tertemiz bir başlangıcı, yepyeni bir günü ilk dakikasında zanlarla karalamaya  başlıyoruz. Oysa gün elimizden alındığında, süremiz/ecelimiz bittiğinde ne söyleyeceğimizi anlatıyor.

SECDE:32/12 “Suçluları, Rablerinin huzurunda başları öne eğilmiş olarak: ‘Ey Rabbimiz! Gördük ve dinledik, şimdi bizi geri çevir de salih bir amel işleyelim, biz artık kesin bir şekilde inanıyoruz.’ derlerken bir görsen!”

 Bize yani insanlığa inen hayat kitabı/ yaşam kılavuzunu henüz hayatımıza geçiremedik. Ya duvarımıza süs olarak asar ya da ahenkli okuyarak eve kurulan alarm gibi bizi kötülüklerden kem gözlerden korumasını umarız. Teşbihte hata olmasın, ilaç prospektüsünü okuyarak hastalığın tedavi olmasını beklemek gibi sureleri adetlendirip şifa bekliyoruz.  Çocuğumuz sınava girecek 500  Yasin…. Bir yerde savaş durumu var 1000 Fetih suresi oku vs.  Hayatımıza kılavuzluk dışında ne varsa onu kullanıyoruz. Aklı kullanıp bu ayetler bize ne anlatıyor nasıl yol gösteriyor deyip öz eleştiri yerine suçu başkalarına atıp günü kurtarıyoruz. Sorumluluğu üzerimize almadan konuşup edebiyat yapıyoruz.

Bütün yükü peygambere atıp bizi kurtarmasını bekliyoruz. Oysa Allah şöyle buyuruyor:

RAD:13/38 “Kesinlikle, biz senden önce de elçiler görevlendirdik, onlara da eşler ve çocuklar verdik. Allah'ın izni olmadan hiçbir elçi, bir ayet getiremez.  Her ecel/süre için bir yazı vardır.”

BAKARA:2/ 155,156 “Ve de kesinlikle Biz, korkudan, açlıktan bir şeylerle ve mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile sizi zayıf düşüreceğiz/ imtihan edeceğiz. Kendilerine bir musibet geldiği zaman, “Biz şüphesiz Allah’a aidiz ve yalnız O’na döneceğiz” diyen şu sabredenlere de müjdele!”

FURKAN:25/20 “(Ey Nebi!) Biz senden önce de yemek yiyen, çarşıda pazarda dolaşan insanlar dışında hiçbir peygamber göndermemişizdir. Bazılarınızı diğerleriniz için sınama vesilesi kıldık ki bakalım sabrediyor musunuz? (Bunu siz öğrenesiniz diye böyle yaptık) yoksa senin Rabb’in zaten her şeyi görmektedir.”

Yani lafın kısası biz ne sıkıntı çekiyorsak peygamberler de çekti. Belki sorumluluğu ölçüsünde daha fazla… Hz. Davut oğluyla, Hz.Lut karısıyla vb.

İSRA:17/15 “Kim doğru yola yönelirse iyi bilsin ki o sadece kendisi lehine yönelmiş olacaktır, kim de saparsa unutmasın ki o da yalnızca kendi aleyhine sapmış olacaktır zira hiç kimse bir başkasının sorumluluğunu taşımaz, üstelik biz, bir elçi gönderinceye kadar asla (bir toplumu) azaba sürüklememişizdir.”

Benim yanlışıma, hatama ve vurdumduymazlığıma hiçbir peygamber kefil olamaz. Heva ve hevesime göre yaşayıp sonrada cennet beklemek ne kadar doğru olur? İnsan peygamber de olsa sorguya çekileceğini açık net Allah bize beyan ediyor.

MAİDE:5/116-118 “Ve hani Allah demişti ki ‘Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi insanlara ‘Beni ve annemi, Allah’ın astlarından iki tanrı edinin.’ dedin?’ İsa “Sen arınıksın, benim için gerçek olmayan bir şeyi söylemem bana yakışmaz. Eğer ben onu demiş olsam sen bunu kesinlikle bilmiştin. Sen, benim içimde/özümde olanı bilirsin, ben ise senin zatında olanı bilmem. Şüphesiz sen; görülmeyeni, duyulmayanı, sezilmeyeni, geçmişi, geleceği en iyi bilenin ta kendisisin! Ben, onlara sadece senin bana emrettiklerini; ‘Benim ve sizin Rabb’iniz olan Allah’a kulluk edin.’ dedim. Ve ben, içlerinde olduğum müddetçe onlar üzerine tanıktım. Ne zaman ki sen, beni vefat ettirdin; geçmişte yaptıklarımı ve yapmam gerekirken yapmadıklarımı bir bir hatırlattırdın/ beni öldürdün. Sen, onları gözetleyenin ta kendisi oldun. Ve şüphesiz sen, her şeye en iyi tanık olansın. Eğer onlara azap edersen şüphesiz onlar, senin kullarındır ve eğer onları bağışlarsan şüphesiz sen, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/ mutlak galip olanın en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapanın ta kendisisin” dedi.

                O hâlde sorumluluğumuz çerçevesinde Kur’an’ı / hayat kitabını rehber edinerek günlük olayları akıl terazisinde tartarsak mutluluk huzur bizim için olacaktır.

                                                                                                              SELAM VE DUA İLE

Önceki Sonraki