Okuyuş

MODERN KÖLELİK

MODERN KÖLELİK

11.02.2022

MODERN KÖLELİK

Allah; insanı bir kadın ve erkek olarak birbirini tamamlayan, iki ayrı birey olarak yaratmış. Erkeğe güç ve olaylara mantık çerçevesinde çözüm odaklı yaklaşım sağlama yeteneği vermiş, liderlikle donatmış. Kadına analık ve aileye kaynaklık yapma yeteneğinin yanında duygusallık ve merhametle olaylara yaklaşma, değerlendirme yeteneği vermiştir.

Hucurat/13: “Ey insanlar; biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık, birbirinizi tanımanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah yanında en üstün olanınız, (günahlardan) en çok korunanınızdır. Allah bilendir, haber alandır.”

İnsan zürriyeti kendi içinde güçlü olan erkek hegemonyası üzerine kurulup onları yaratan ve yaşam şartlarını bir yasaya uygun hâle getiren Allah’ı ve yasalarını hiçe saymışlardır. Güçlü zayıfı ezer ve köleleştirir hâle gelir. Asırlarca kadını yok sayan ve köleleştiren düşünce aynı zamanda mal gibi kullanıp alınan satılan bir meta halinde gören düşünceden İslam kurtarır.

TEVBE/72: “Allah; mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara, içinde sürekli kalanlar olarak altlarından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde hoş meskenler vaat etti. Allah’ın rızası ise daha büyüktür. İşte bu, çok büyük kurtuluşun ta kendisidir.”

Kadının naif yaradılışına istinaden “üretici, ana kaynak, evi çekip çeviren çocuklarını yetiştiren erkeğinin ve evlatlarının başarısındaki en büyük etken” olarak değerlendirir. Peygamber de “Cennet annelerin ayakları altındadır." buyurur. Hz. Ayşe; bir peygamber eşi olarak hem savaşta hem barışta hem de ilim meclislerinde kadın öğretmen olarak söz sahibi bir otorite olmuş, peygamberin vefatından sonra da eğitim ve öğretime ayetler ve örnek peygamberin ışığında devam etmiştir. Allah; kadına ziyneti yakıştırmış, her türlü hukuk düzenini adaletle uygulanılabilir bir şekilde ayetlerle ve peygamberin örnek uygulamalarıyla; toplumuna ve dünyada yaşayan tüm insanlığa armağan etmiştir.

Ne gariptir ki bu kadar örnek uygulama varken en çok da İslam dünyasında Müslümanlığı kabul etmiş, toplumu Müslüman olan ülkelerde cahiliye toplumu örneklenmiştir. İslam’ın ve peygamberin özellikle köleliğin kaldırdığını veda hutbesinde vurgulamasına rağmen kadınlar ve erkekler hala kölelik sistemiyle yönetiliyor. Sadece adı değişti.  Bazı toplumlarda kadının hala hiçbir söz hakkı bulunmaz, insan statüsünde bile görülmezken biraz daha kendini gelişmiş sayan toplumlarda ise kadına özgürlük veriliyormuş havası uyandırılarak daha çok köleleştiriliyor. Evinden koparılan kadın hala meta oluyor; mankenlik, araba vs. reklamlarında oynatılarak onların üzerinden kazanç elde eder oluyorlar.

Maalesef İslam adına aile bitiriliyor. Sorgusuz infaz yasaları, aileleri paramparça ediyor. Çocuklar ya annesiz ya da babasız veya daha da kötüsü çoklu anne babalara sahip oluyor. Köleleşen kadına “Kendi paranı kazan, kendi ayaklarının üzerinde dur, eşinden ol işinden olma, boşan erken emekliliğin tadını çıkar.” sözleri dayatılıyor. Kadın güya özgürce para kazanıyor. Kıyafet, makyaj, ulaşım gideri, çocuk varsa bakıcı ücreti, ev temizlikçisi, kafe, restoran vs. kazanılan zaten yetmiyor; “Çek krediyi sonra ödersin!” yaşam boyu çalış, çalış…

Evinde çocuğuna yemek yapmak, ona bakmak zor gelirken dışarıda az bir ücret karşılığında ya birilerinin çocuğuna ya da ebeveynine hizmet ediyor. Evde eşine yemek yapmak, bir bardak çay ikram etmek eziyet olarak algılanırken onu aşağılayan şımarıkların önünde el pençe divan durmak, hizmet etmek; özgürlük olarak algılanıyor.

Ve bunu adı “Kadına özgürlük!” yani örtülü kölelik. Öyle yasalar çıkarılıyor ki inançlı Müslüman hukukçular tarafından. Kadının bir öfke patlaması, intikam ve ceza verme duygusuyla yaptığı şikayetle kocasını evinden çocuklarından uzaklaştırabiliyor. Adalet yok, araştırma, sorgulama yok. Aslı var mı? Hiç önemli değil. Kurunun yanında yaşlar da yanıyor. Hiç soruluyor mu “Kadın cinayetlerinde bu hukuk sisteminin bir sorumluluğu var mı?” diye. Kadın hakkı diye aileleri dağıttıklarının farkındalar mı?

Çocuklar ya anneden ya da babadan uzak minik yürekleri özlem ve kinle büyüyor. Bir anne veya babanın onlarca çocuğu olabilir lakin bir çocuğun sadece bir tane annesi ve bir tane babası olur. Başkası imkânsız. Bu minik yüreklerin ıstırabını kim giderecek.

TEKVİR/8,9: “Diri diri toprağa gömülen kıza, hangi günahtan dolayı öldürüldüğü sorulduğu zaman!”

Evet bu yavruların hesabını kim verecek? Savaştan veya hastalıktan ölür ebeveynden biri, çocuk çok ağlar üzülür ama bilir ki ölmüştür, onu terk etmemiştir.  Ya ölmeden uzaklaştırılan, birbirini özleyen, mahzun ebeveynler ve çocukları; onların içindeki bu yangını hangi sistem söndürecek?

Modern kölelik sistemi yuva yıkıyor. Bankalar köle taciri olmuş. Kredi ile köleleştiriyor. İşveren patron maaş veriyorum diye köleleştiriyor. Özgür, üreten insan yavaş yavaş yok ediliyor, duygusuz makine muamelesi, bir gözü doymaz patron doysun diye binlerce insan köleleştiriliyor.  İnsanlık duyguları, adalet, sevgi, merhamet yerini nefrete, kaypaklığa, acımasızlığa ve hırsızlığa bırakıyor. Anlıyoruz ki hak gelmeden batıl zail olmayacak.  O zaman biraz gözümüzü açıp olayları okumalıyız ve yaşanabilir hakkı, hukuku ortaya koymalıyız.

İSRA/81: “De ki: “Hak geldi. Batıl zail oldu. Şüphesiz ki batıl, yok olmaya mahkûmdur.”

Hak ile muamele eden köleliği kaldıran olmak ümidi ve duasıyla…

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                 Hanigün