Okuyuş

MERYEM SURESİ 34-40 . AYETLER

MERYEM SURESİ  34-40 . AYETLER

14.03.2021

ذٰلِكَ ع۪يسَى ابْنُ مَرْيَمَۚ قَوْلَ الْحَقِّ الَّذ۪ي ف۪يهِ يَمْتَرُونَ(34

 

مَا كَانَ لِلّٰهِ اَنْ يَتَّخِذَ مِنْ وَلَدٍۙ سُبْحَانَهُۜ اِذَا قَضٰٓى اَمْرًا فَاِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُنْ فَيَكُونُۜ(35

 

وَاِنَّ اللّٰهَ رَبّ۪ي وَرَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُۜ هٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَق۪يمٌ(36

 

فَاخْتَلَفَ الْاَحْزَابُ مِنْ بَيْنِهِمْۚ فَوَيْلٌ لِلَّذ۪ينَ كَفَرُوا مِنْ مَشْهَدِ يَوْمٍ عَظ۪يمٍ(37

 

اَسْمِعْ بِهِمْ وَاَبْصِرْۙ يَوْمَ يَأْتُونَنَاۚ لٰكِنِ الظَّالِمُونَ الْيَوْمَ ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ(38

 

وَاَنْذِرْهُمْ يَوْمَ الْحَسْرَةِ اِذْ قُضِيَ الْاَمْرُۚ وَهُمْ ف۪ي غَفْلَةٍ وَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ(39

 

اِنَّا نَحْنُ نَرِثُ الْاَرْضَ وَمَنْ عَلَيْهَا وَاِلَيْنَا يُرْجَعُونَ۟(40

34.  Hakkında şüpheye düştükleri hak söze göre Meryem oğlu İsa işte budur.

35.  Allah’ın veled ittihaz etmesi hiç bir zaman olur şey değildir. O sübhandır.  Bir işi yapmak istedi mi ona sadece "ol" der, (o da) olur.

36.  Şüphesiz, Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir, O'na kulluk edin. İşte müstekim/ yürürlükte olan yol budur.

37.  Kendi aralarından hizipler, ayrılığa düştüler. O hâlde, başlarına gelecek o büyük günden dolayı vay o kâfirlerin hâline!

38.  Huzurumuza geldikleri gün, öyle bir işitecek, öyle bir görecekler ki! Fakat bu zalimler, bugün   açık bir sapkınlık içindedirler.

39.  Onları şu hasret gününe karşı uyar ki, o zaman kendileri gaflet içinde inanmamakta ısrar ederlerken iş bitirilmiş olur.

40.   Yeryüzü ve üzerinde bulunanlara biz varis oluruz biz ve bize döndürülürler/döndürülüyorlar.

Kelime Açıklamaları

KÂME: قام

Dikilme ayak üzerinde kalmak, düzelmek, bir iş icra etmek, yürütmek, dosdoğru olmak, devamlı ve sabit olmak, hak zahir ve sabit olmak, bir şeyin direği nizamı, namazda ayakta durma, kıyamet, adaleti ayakta tutan.  her şeyi koruyan tutan esmaül hüsnadan, hükümran, makam, meclis, uygulamak, idareci, bir şeyin kıymeti değeri, durma, ikamet, ikamet yeri, istikamet,  vadini tamamlamak, sözünü tutmak, doğrulmak, kavim, topluluk, reis, başkan, idareci, tam ve kamil.

HALEFE: خلف

Arkasında olmak, birinden sonra gelmek, sonra yaşamak, geriye kalmak, halife olmak, yemek vs.nin tadı kokusu değişik olmak, vadini yapmamak, caymak, muhalefet etmek, ihtilaf,  birinin yerine vekil edinmek, sırt, arka, sona kalan, artakalan,  değişik şey, muhtelif, çeşitli

KAZÂ: قضي

Hacetini gidermek, borcunu ödemek, işi bitirmek, tamamlamak, tebliğ etmek, yerine ulaştırmak,  sağlam bir şekilde yapmak, beyan etmek, bildirmek, emretmek, kadı,  hakim, infaz etmek, ölüm, mahkeme, hüküm, muhakeme etmek, bitmek, sona ermek, sulh etmek, anlaşmak

Önceki Sonraki

Yorum Yapınız

Güvenli Kodu : Güvenlik Kodu