Okuyuş

İNSANCA YAŞAMAK

İNSANCA YAŞAMAK

20.09.2022

İNSANCA YAŞAMAK

Güven, saygı ve sevgiye dayalı bir ilişki. Evlerde bile odalara girerken içerdekinden izin isteyerek girmek. Ne kadar medeni bir durum. Ahıra girer gibi değil, kapıyı tıklatıp “Girebilir miyim?” ifadesiyle güler yüzle sevgi ve saygıyla giriş. En güzel yanı da bugün Avrupa’dan alınmış modern bir durum gibi gösterilen bu davranışın aslında yüzyıllar önce bugünlerde “gerici, yobaz” diye tanımlamaya çalışılan Hz. Muhammed’e ve daha önceki peygamberlere bu emrin gelmiş olması. Hz. Muhammed bu emri tam olarak yaşıyor, uyguluyor ve örnek bir hayat olarak bizlere sunuyor.

Daha birkaç asır öncesine kadar tuvalet yok. Orta Çağ Avrupası’nda görülen salgın hastalıkların baş sebeplerinden biri de buymuş...

Zira "her türlü pislik" sokaklara dökülürmüş. Mesela 1388 yılında İngiltere Kralı II. Richard, göl ve derelere def-i hacet yapılmasını yasaklar. Ancak nereye yapılacağını söylemeyi unutur. Zavallı halk ne yapsın? Çözümü sokakta arar. Evinde ürettiği her türlü pisliği; büyük, küçük ne varsa sokak camından aşağı salar. Bu iş o kadar azıtılmış bir hâle gelir ki mesela Edinburgh'da gece sokağa çıkma gafletinde bulunan biri, başına bir oturağın boşaltılmasını önlemek için sürekli olarak “Elindekine dikkat et!” diye bağırmak zorunda kalırdı.

Fransa pek mi iyi durumdaydı sanki? "Güneş Kral" denen XIV. Luis'in Parisi’nde de her çeşit kirli, gece gündüz demeden pencerede sokağa, bahçeye boşaltılırdı. Ancak Fransızlar, İngilizler gibi kaba değillerdi. Eline lazımlığı alan pencereyi açar ve aşağıdakinin cinsine göre cümle başına bir mösyö, matmazel veya madam ekleyerek "Dikkat!” diye bağırıp salıverirdi. Hala günümüzde eski binalarında ya tuvaletin olmadığı ya da sonradan yapıldığı ve en ilginci taharet musluğunun hâlen olmadığı Avrupa’yı kendimize örnek alıyoruz.

Oysa kendi geçmişimize, kendi kültürümüze baksak gerçek medeniyeti göreceğiz. Modernlik adı altında ailenin yok edildiği fıtrata aykırı yaşam dayatılıyor, benimsetiliyor. Bizi yaratan, bizi bilen ve bizim nasıl mutlu, huzurlu ve güvenli bir hayat yaşayacağımızı da bize peygamberin örnekliğinde bildiriyor. Birbirine ve özellikle kendine saygı duyan özgüveni yüksek olan bireylerin yaşam standartlarının nasıl yüksek olacağını örneklerle ve peygamberin uygulamasıyla gösteriliyor. İlkeler açık net:

  • İftira atma.
  • Zinaya yaklaşma.
  • Evlere odalara izinsiz girme.
  • Kıyafetlerine dikkat et.

NUR: 24/16: “Onu işittiğiniz zaman, "Bunu konuşmamız bize yakışmaz, haşa, bu, büyük bir iftiradır." demeniz gerekmez miydi?”

NUR: 24/ 23: “O namuslu, bir şeyden habersiz, inanmış kadınlara zina iftira edenler; dünyada da ahirette de lanetlenmişlerdir. Onlar için büyük bir azap vardır.”

İftira atmak insanın psikolojisini derinden etkileyen ve zarar veren bir davranış. Kim olursa olsun iftira belki fiziksel olmasa da manen bir adam öldürmek gibi. Yapmadığı bir şeyle suçlanmak ve yaşadığı çevrede insanların buna inanıp o kişiye o iftira çerçevesinde bakmaları ne büyük bir yara ne büyük bir sıkıntı.

NUR: 24/30: “Mu’min erkeklere söyle: Gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar; iffet ve namuslarını korusunlar. Bu, onlar için daha temiz ve daha nezih bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların bütün yaptıklarını en iyi bilmektedir.”

NUR: 24/31: “Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, çirkinliği apaçık bir hayasızlıktır ve çok kötü bir yoldur.”

               “Gözlerini indir.” gözlere hâkim olmak, iradeyi terbiye edebilmek. Sanki Allah gözleri başka amaçlar için yaratmış gibi en mahrem gizli yerleri görme çabası içindeler büyük küçük fark etmeden röntgencilik yapılıyor. Röntgencilik ilk olarak bunu yapanın psikolojik olarak hem kendine hem toplumun kökünden sarsan, güvenli bir yaşamı güvensiz herkesin korktuğu bir duruma dönüştürüyor ve paranoya yaşam hâline geliyor. Bugün kendi çevremize baktığımız zaman bunu rahatlıkla görebiliyoruz. Artık anneler çocuklarını kendi kapı önlerine bile yalnız bırakamaz hâle geldi. Okul yolları her çocuğun yanında bir ebeveyn var. Daha on yıl öncesinde çocuklar sabahtan dışarı çıkar güvenle arkadaşlarıyla oynar sadece acıktıklarında ve susadıklarında birinin annesinden ihtiyaçlarının karşılanmasını ister oyuna devam ederlerdi. Okula arkadaşlarıyla güle oynaya güvenli mutlu gider gelirlerdi.

Allah’ın yaşamamız için indirdiği ayetleri, emirleri anlamını anlamadan ölüye okur sevap bekler olduk. Ölenin bakacak artık gözleri yok ki indirsin. Hareket edemez ki zina etsin. Konuşamaz ki iftira atsın. O emir ve yasaklar yaşayan bizler için, bizler bakışlarımızı harama bakmaktan sakınacağız, indireceğiz. Röntgeni bırakıp aralık perdelere ya da yoldan gelip geçenin nereden neresini görebilirim diye bakmayacağız.

NUR: 24/27: “Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere, geldiğinizi hissettirip/izin alıp/ünsiyet oluşturup ev sahiplerine selâm vermeden girmeyin. Bu davranış sizin için daha hayırlıdır. Düşünüp anlayasınız diye size böyle öğüt veriliyor.”

               Allah evlere izinsiz girmeyin kapı aralık bile olsa kapıyı tıklatıp geldiğini haber verin, mahremiyeti çiğnemeyin diye uyarıyor. Aile içinde aynı evde yaşayanlar için bile birbirlerinin odasına girerken izin istemeleri emrediyor, gizlilikleri araştırma diyor. Biz insanlar da sanki tam tersi emredilmiş gibi emrin tersini yapar bu emir ve yasakları ölülere okur onlara talkın veririz. Kim bilir dünyada hangi yapamadığını mezarda yapacağı zannına kapılırız. Bu dünyada yapamıyoruz sen mezarda yaşa bir işe yarasın, der gibi.

NUR: 24/30: “Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler...”

AHZAB SURESİ: 33/ 59: “Ey Peygamber, eşlerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına dış elbiselerinden (cilbablarından) üstlerine giymelerini söyle; onların (özgür ve iffetli) tanınması ve eziyet görmemeleri için en uygun olan budur. Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.”

Araf Suresi: 7/ 26: “Ey Ademoğulları, biz sizin çirkin yerlerinizi örtecek bir elbise ve size 'süs kazandıracak bir giyim' indirdik (var ettik). Takva ile kuşanıp-donanmak ise bu daha hayırlıdır. Bu, Allah'ın ayetlerindendir. Umulur ki öğüt alıp-düşünürler.”

               Allah kıyafetlerinize dikkat et derken sadece başını ört demiyor. Yakanı ört, ört ki sapık bakışları üzerinde toplama. Oysa uygulamaya baktığımızda sadece emre karşı gelmek için midir yoksa birilerinin moda kisvesi altında kazanç kapısı mıdır bilinmez. Strece sarılmış vücut hatlarını kullanarak açılıp saçılan masum ne yaptığını bilmeyen asi gençlik. Sonuç tabii ki çöküş mütemadiyen. Avrupa’yı görüyoruz çırpınıyor. Yok ettiği aile yapısını yeniden yapılandırmak için. Filmler diziler hep bu konu üzerine. Onların gördüğünü biz ne zaman görebileceğiz, toplumumuzu tamamen bozup aile kurumunu kökünden kazıyınca mı?

Allah’ın yasalarıyla aileyi ve toplumu koruyup yaşamak ve yaşatmak duası ile…

HANİGÜN