ACEZE :عجز
Bir şeyden aciz kalıp güç yetirememek, kadın ihtiyar yaşlı olmak, öne geçip tutulmamak, aciz bırakmak, birini bir şeyden geciktirerek alıkoymak, başkasının aczine sebep olan güvenilir ve mutemet tarafına meyletmek, bir şeyin gerisi, beşerin benzerini görmekte aciz olduğu şey, mucize.
ETEYE: اتي
Gelmek, getirmek, birine bir şey vermek ,yerinden söküp almak, yıkmak, bir yerde hazır bulunmak, kendi yolunu izleyerek gelen sel, kavme intisap etmek, olur tarafından gelmek, yoluna girmek, gelmesini istemek, işlek yol, geçit, yarışın bittiği yer, getirmek, geçmek, rastlamak, yapmak, işlemek, varmak, sürdürmek, ortaya koymak, göstermek, artırmak, üretmek, ödemek, ulaşmak, olmak, sollamak, yakına çek, gitmek, vurmak, karşılamak, katılmak, meşgul olmak, işlemek (örn. suç), üstlenmek.