Okuyuş

HUD SURESİ:110. AYET

HUD SURESİ:110. AYET

13.10.2018

وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ فَاخْتُلِفَ فِيهِ وَلَوْلاَ كَلِمَةٌ سَبَقَتْ مِن رَّبِّكَ لَقُضِيَ بَيْنَهُمْ وَإِنَّهُمْ لَفِي شَكٍّ مِّنْهُ مُرِيبٍ ﴿١١٠

Andolsun, Mûsâ'ya Kitabı verdik, onda da ayrılığa düşüldü. Rabbin, (süre tanıyacağına) söz vermemiş olsaydı, derhal aralarında hüküm verilmiş, olurdu. Onlar, ondan kuşkulu bir şüphe içindedirler.

Kelime Açıklamaları

HALEFE: خلف

Arkasında olmak, birinden sonra gelmek, sonra yaşamak, geriye kalmak, halife olmak, yemek vs.nin tadı kokusu değişik olmak, vadini yapmamak, caymak, muhalefet etmek, ihtilaf,  birinin yerine vekil edinmek, sırt, arka, sona kalan, artakalan,  değişik şey, muhtelif, çeşitli

SEBEKA: سبق

Birinin ilerisine geçmek, geride bırakmak, galebe etmek, kerem yönünden üstün olmak, bir işe doğru koşmak, yarışmak, koşuşmak, mücadele etmek, öncelik, hayırda önde giden, geçmek, önüne geçmek, vaktinden zamanından önce yapmak  ya da vermek, önce gelen, daha önceki, daha eski olan,  geride/arkada bırakmak, daha önceden mahkum (olmuş) olmak, hüküm giymek, sabıkalı olmak.

RÂBE: راب

Birini şüpheye düşürmek, şüphelenmesine sebep olmak, endişelendirmek, suizan, bir şey hakkında zanda bulunup sonra onun açığa çıkması, inancın zayıflığı, rahatsız, taciz etmek, zan, şek, şüphe, kuşku, töhmet, bela, musibet.

KAZÂ: قضي

Hacetini gidermek, borcunu ödemek, işi bitirmek, tamamlamak, tebliğ etmek, yerine ulaştırmak,  sağlam bir şekilde yapmak, beyan etmek, bildirmek, emretmek, kadı,  hakim, infaz etmek, ölüm, mahkeme, hüküm, muhakeme etmek, bitmek, sona ermek, sulh etmek, anlaşmak

ŞEKKE:شك

Şüphe etmek, bir iş birine karışık kuruşuk gelmek, güç gelmek, mızrakla vurmak ve mızrağı işletmek, bir şeye diğer şeyi zammetmek eklemek, , silahlanmak, dikmek, dürtmek, birini şekke şüpheye düşürmek, bölük, fırka, baltanın sapı çıkmasın diye çakılan çivi

KETEBE:كتب

Yazmak, Allah bir şeyi farz kılmak, nikah kıymak, vasiyet etmek, tulum vs.yi iki sırım ile dikmek, harfleri birbirine eklemek, yazışmak, mektuplaşmak, katip, sekreter, noter, yazı yazılmış sahife, kitap, kuran, Tevrat, incil,  hüküm, bir şeyi ispat etmek, takdir etmek, zorunlu kılmak, ecel, mukatebe ( kölesi ile hür olabilmesi için belli bir ücret karşılığı yapılan anlaşma).

KELEME:كلم

Birini yaralamak, birine söz söylemek, çok yaralamak, bir biriyle  konuşmak cevap vermek, bir kelime söylemek, kelam ilmi ( Allah’ın sıfatlarından, kurandan iradeyi insaniyeden  bahseden ilim) , dogmatik teoloji, bir olay hakkın da varılan ortak karar, birleştiler, anlaşmaya vardılar, ittifak, özdeyiş, darb! mesel, deyim

Önceki Sonraki

Yorum Yapınız

Güvenli Kodu : Güvenlik Kodu