Okuyuş

DEPREM

DEPREM

19.02.2023

YÜREĞİM YANIYOR

Deprem  bugünlerde dünya gündemine oturan yüzyılın afeti…. AFET

NEML/88 “Dağları, yerinde cansız gibi durur görürsün. Oysa onlar bulutların geçişi gibi geçerler. Bu, her şeyi sağlam yapan Allah'ın sanatıdır. Doğrusu O, yaptıklarınızdan haberdardır.”

ARAF/4 “Biz nice memleketleri helâk ettik. Geceleyin uyurlarken veya gündüz vakti dinlenirlerken azabımız ansızın başlarına çöküverdi.”

Allah her şeyi yerli yerince yapan, her yaptığını da bir yasaya göre yapan bir güçtür. Allah dünyayı ve insanı yarattı. Dünyayı insanın rahat yaşaması için dizayn etti. Her türlü nimeti hizmetine sundu.

Bakara/22 “O Allah ki, yeryüzünü sizin için bir döşek, gökyüzünü bir bina yaptı. O, gökten su indirip onunla çeşit çeşit meyveleri size rızık olarak çıkardı. O halde, bile bile Allah'a eşler koşmayınız.

               Bulutlar yürüdü yağmur yağdırıp toprağı sulayıp çeşit çeşit bitkiler, meyveli ağaçlardan meyveler sebzeler fışkırsın diye. Her kıtaya o bölgede yaşayan canlının sağlıklı yaşaması barınma imkanı bulmasına göre iklim ve yeryüzünü dağlık veya ova yaptı. Aynı zamanda çok iyi tanıdığı , yarattığı insanın özelliklerini ayetleriyle, kendini göremeyen ve kendine kör olan insana kendisini anlattı.

Enbiya/37 “İnsan öyle acelecidir ki sanki aceleden yaratılmıştır. Sabırlı olun; yakında size âyetlerimi, delillerimi göstereceğim. O halde benden azabın bir an önce gelmesini istemeyin.

İsra/83 “Biz o (nankör) insana nimet verdiğimizde yüz çevirip yan çizer. Kendisine bir sıkıntı dokununca da iyice karamsarlığa düşer.

Hac/3 “İnsanlardan öyleleri vardır ki, Allah hakkında bilgisizce tartışırlar ve her inatçı şeytana uyarlar.

Ahzap/72 “Gerçek şu ki, biz emaneti (akıl ve iradeyi), göklere, yere ve dağlara sunduk; onu yüklenmekten kaçındılar, sorumluluğundan korktular. Onu, pek zalim ve cahil olduğu halde insan yüklendi.

Rad/25 “Allah’a kesin söz verdikten sonra sözlerinden dönenler, Al­lah’ın korunup gözetilmesini emrettiği hususları koparıp atanlar ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlara gelince, işte lânet de bunlar içindir, varılacak en kötü yer olan cehennem de bunlar içindir.

İsra/70 “Andolsun biz Âdemoğluna şan, şeref ve nimetler verdik; onları karada ve denizde taşıdık, kendilerine güzel güzel rızıklar verdik ve onları yarattıklarımızın çoğundan üstün kıldık.

Aceleci,  nankör, bozguncu, cahil, tartışmacı, karamsar olan insan nesli. Yaratanın yasasına göre hareket ederse, yaratılış amacına uygun şereflilerin en şereflisi olur. Fazla bir şey yapmasına gerek kalmadan doğrularla yapılması gerekeni yaparak mutlu huzurlu yaşam sunuluyor.

Bakıyorum yaşadığım  ülkemdeki yaşanan depreme ve insanların  tavırlarını izliyorum kanallardan, sosyal medyadan, sokaktan yüreğim yanıyor. Deprem yeryüzünün bir yasası fay hattı zaman zaman kırılacak yeryüzünde değişimler olacak. Toprağın katmanlarının altında biriken enerji gaz halinde, ışık halinde çıkacak. Çıkacak ki! Çoraklaştırdığımız, sömürdüğümüz toprağa yeni vitaminler mineraller yüklensin insana daha verimli hale gelsin. Asırlar önce cahil gördüğümüz geri kalmış diye yaftalar yapıştırdığımız geçmiş atalarımız Allah’ın bu yasasını çok güzel okumuş ve evini ya kayayı oyarak yada kayaların üzerine sağlam temellerle yapmış.  Mimar Sinan  aylarca yapacağı caminin yerini analiz edip sonra yapımına geçmiş ve sonuç asırlardır dimdik ayakta. Oysa teknolojinin tavan yaptığı her türlü bilginin parmaklarımızın ucunda olan günümüzde şaşalı, gösterişli “cennetten bir köşe”diye reklam yapılıp yüksek meblağlara satılan rezidansların nasıl yerle bir un ufak olduğunu görüyoruz. Evet bu rezidanslara kazançlarını varlıklarını yatırıyor ama hiç incelemiyorlar. Satıcının süslü sözleri binanın gösterişi, bir ev kirası kadar aidatına rıza gösteriliyor sonuç her şey  bir ömür boyu çalışarak yada bir çok mazlumun ahını, hakkını alarak kazanılan varlıklar canlarla birlikte enkaz altında. Sonra suçlu aranıyor. Allah suçlanıyor, kader suçlanıyor suçlu aranınca bulunur suçlanacak birileri,

Yüreğim yanıyor O koca koca gösterişli binaların saniyeler içinde un ufak oluşunu seyrederken bir an empati kuruyorum ”koltukların rengine uygun perdelerin ve ankastre mutfaktaki elektronik aletlerin sadece parmakların işlediği akıllı evlerdeki şaşa ve debdebenin içinde o sarsıntıya depreme  hiçbir insan gücünün ve teknolojinin  engel olamadığı anı yaşayanlarla. Dilimden “Rabbim hepimizi afetlerden koru” duaları dökülüyor dudaklarımdan yüreğimin derinliklerinden.

Yüreğim yanıyor dünyada hiç tanımadığımız düşman diye nitelediğimiz insanların  ülkemdeki depreme yardım gönderirken, bu yıkımın içinde ders almadan hırsızlık ve yağma yapan kendi halkımı gördükçe.

Yüreğim yanıyor böyle bir yıkımda tek yürek olup birbirimize sarılacağımız yerde birbirini suçlayan oy peşinde koşan, eksikliklere koşup tamamlamak yerine yaygara yapıp zaten kaybeden korkan mazlumları galeyana getirmeye çalışanları gördükçe.

Yüreğim yanıyor yurt dışından yurdumun dört bir köşesinden sıcak evini yatağı bırakıp “bir can kurtarabilir miyim, bir insanın yardımına koşabilir miyim” diye gelip canhıraş yemeden uyumadan o soğukta saatlerce çabalarken sıkı sıkı montlara kürklere sarılıp tv spikerlerine “yardım yok açız” diyenleri gördükçe.

Evet deprem büyük, alan büyük bazı ülkelerin  iki üç katı büklüğünde, hata büyük, zemin çürük . bu kadar büyük bir afet şaşkınlık yetişememek, organizede aksaklık, olan olmuş önemli olan eksiği görünce tamamlayıcı olmak, hatayı görünce düzeltebilmek, kimde ne eksiklik var arayışı yerine ben ne yapabilirim olmalı. Görülemeyeni gören, yetişilemeyene yetişen olmak insanı şerefli kılmaz mı? Deprem büyük yıkım ama asıl yıkım bu yıkımı bile menfaate çevirenleri gördükçe daha da yıkılıyor insan.

Rahmanın yasasını doğru okuyup o yasaya uygun tarafsız adil bir yaşam sürmeye ve yaşananlardan ders çıkarmak duası ile.

                                                                                                                                                                                                                      HANİGÜN